| Yani bu adam kurbanlarının kanını içiyor çünkü ilahi güce ulaştığına inanıyor. | Open Subtitles | لذا عندما يشربُ هذا الرجلِ دمّ ضحاياه... . يُؤمنُ بأنّه يُقابلُ القسَّ. |
| Çok çalışıyor ve çalıştığı zaman bazen stresli oluyor ve çok baskı altına girdiğinde çok içiyor. | Open Subtitles | إنهُ يعمل بجهد كبير وأحياناً يتعرض للضغط وعندما يكون تحت الكثير من الضغوط يشربُ كثيراً |
| Çok içiyor. O kanepede uyuyor. | Open Subtitles | لقد كان يشربُ الكثير , أنه ينام على الاريكة |
| Peki, o yavaş içiyor umalım. | Open Subtitles | حسناً, لنأمل أنَّه يشربُ ببطئ |
| Sadece sevmek de değil, sabahın 10'unda kahve fincanından viski içiyor. | Open Subtitles | ليس فقط المشروبات. يشربُ (سكوتش) بعد إحتساء فنجان قهوةٍ في الساعة العاشرة صباحا. |