| Prens ve Kont, kemikler kırılmadan önce herkesin sağlıklı olması konusunda ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | الأمير و الكونت يصرون دائما أن يسترد كل شخص صحته قبل أن يكسروه |
| Güvenlik görevlileri arasında kraliyet muhafızlarının da olması için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | أنهم يصرون على ان يكون حراسهم الملكيين جزء من تشكيل الامن |
| Varisler, evi satışa çıkarmadan önce tamamen arındırmamız için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | الورثة يصرون على تطهيره بالكامل قبل ان اضعه رسمياً في السوق |
| İnsanlar buna şans demekte ısrar ediyor. | Open Subtitles | الناس يصرون على أن يسمونه الحظ |
| Muhabirler ısrar ediyor. | Open Subtitles | الصحفيون يصرون على الدخول. |
| Elbette. Çok ısrar ettiler ama program beklentimi karşılamadı. | Open Subtitles | بالطبع، المسؤولين يصرون علي لأن نوعية البرامج المعروضة رديئة |
| Öğrencilerim gelmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | والتلاميذ يصرون على مجيئي |
| Onlar, Muhammed'in, umutsuzluğa kapılmayı bırakın, asla, tek bir an için bile şüphe duymadığında ısrar ediyorlar. | TED | يصرون على أنه لم يشك قط ولو للحظة واحدة، فما بالك باليأس. |
| Bazı insanlar ise hediye olarak canlı civciv vermekte ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | بعض الناس يصرون على اعطاء الفراخ الحية كهدية |
| Bunun hâlâ 4. sınıf bir suç olduğunda ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | ما زالوا يصرون على أنها جناية من الدرجة الرابعة |
| Koruyucu davranıp, hayvanlar üzerinde daha çok deney yapılmasında ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | يتعاملون بتحفّظ يصرون على تجارب حيوانية إضافية. |
| Şöyle ki, ailem yazı onlarla birlikte Hamptons'da geçirmem için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | (بصراحه,اهلي يصرون على أن أقضي الصيف معهم في الـ(هامبتونز |
| Sana yardım etmem için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصرون على أن أساعدك |
| Bağışçılarımız bu konuda ısrar ediyor. | Open Subtitles | ممولينا يصرون على ذلك |