| Onikilerin Kurumu belli ki haberdar. Sizi görmeyi talep ettiler. | Open Subtitles | .من الواضح أن مجلس ال12 على متنها إنهم يطالبون رؤيتك؟ |
| Sadakatı talep ediyorlar ve onlar tabiatlı kadınların ruhlarını emiyor. | Open Subtitles | يطالبون بالإخلاص ومن ثم يمتصون الروح في داخل النساء الروحانيات |
| "Olay Anına 4 Gün" Serbest bırakılmayı talep ediyorlar, ticaret anlaşması yapma şansının da olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطالبون الإفراج عنهم , ويقولون أنه لايوجد هناك فرصة لعقد التجاره للإبد بين حكوماتنا الآن |
| Çocuk intiharlarını önlemek için açılan özel hatların artırılmasını isteyen aileler aslında başından beri bildikleri bu şeyi çok geç idrak ettiler. | Open Subtitles | لم تكتشف بشأن ذلك بعد الآباء اللذين يطالبون بمزيد من خطوط الهاتف الخاصة ليمنعوا انتحار الأطفال |
| Ve benim elimde Roslin'i görmek isteyen bir gemi dolusu politikacı ve gazeteci var. | Open Subtitles | لدى حشد من الصحفيون والسياسيون يطالبون برؤية الرئيسة |
| Ve Commodus'un yiyecek stoku konusunda güvendiği ismi ele geçirmek istiyorlardı. | Open Subtitles | و بدؤوا يطالبون بالنيل من الرجل الذي ائتمنه كومودوس على امدادات الغذاء |
| Kaptan, sizi geri çağırıyorlar. | Open Subtitles | كابتن , انهم يطالبون برجوعك للمعركة |
| Bırakmak içinde fidye istiyorlarmış. | Open Subtitles | هم يطالبون بمالهم لذا استقل الرجل العجوز ,اول طائرة |
| Panik içindeki vatandaşlar mikrobun hızı ve gücünden etkilenen yetkililerden açıklama talep ediyor. | Open Subtitles | المواطنون المذعورين يطالبون بأجوبة من السلطات.. التي فاجآها كما هو واضح سرعة ونطاق انتشار الفيروس |
| Bunu duymak istemediğinizi biliyorum ama halkım, seçmenlerim bu konuda gerekenin yapılmasını talep ediyor. | Open Subtitles | , أعلم أنكى لا ترغبين بسماع ذلك , لكن قومى والناخبون يطالبون بتصرف تجاه هذه المسألة |
| 120 kartel mahkumunun bir saat icinde salıverilmesini ve Amerikalılarla görüşmelere son verilmesini talep ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطالبون بإطلاق سراح 120 سجينا من المحتكرين في خلال الساعه القادمه بالإضافه إلى إنهاء أي مفاوضات جديده مع الأمريكان |
| Onların talep ettikleri, seçimlerin yapılmasıydı. | Open Subtitles | وما كانوا يطالبون به فى تلك الفترة، كان الأنتخابات |
| Evet, fakat onların temsilcileri bu yasaları talep ettiler. | Open Subtitles | نعم، و لكن المواطنون هم الذي يطالبون بهذه الأفعال |
| Fransa'nın onlara 1 milyon dolar vermesini buna ek olarak ta bir Boeing kullanmayı talep ettiler. | Open Subtitles | يطلبون من الحكومة الفرنسية منحهم مليون دولار يطالبون أيضاً بإمكانية الركوب على متن بوينغ |
| Onlar, oylarımızı isteyen insanlar. | Open Subtitles | هولاء هم أشخاص يطالبون باصواتنا الإنتخابية. |
| Hayır, şöyle diyeyim: Kızlarından geriye bulduklarımızı isteyen 7 aile var. | Open Subtitles | يطالبون في أن نعثر على ما تبقى من فتياتهم |
| Sonra Baxter tezgahta bedava sandviç isteyen insanları filme alacak. | Open Subtitles | وعندما نفعل ذلك، (باكستر) سوف يصورجميعالناس.. عند العداد يطالبون بطعام مجاني. |
| Demokrasi istiyorlardı, özgürlük istiyorlardı. | TED | واخذوا يطالبون بالديموقراطية والحرية |
| Marseillaie'i söylüyorlar ve ekmek istiyorlardı. | Open Subtitles | -كانوا يغنون نشيد (مرسيليا ) و يطالبون بالخبـز. |
| Kıymetlimisi çağırıyorlar | Open Subtitles | يطالبون بالعزيز |
| Onu çağırıyorlar | Open Subtitles | يطالبون به! |
| Protestan isyancılar kalesini kuşatmışlar canını istiyorlarmış, | Open Subtitles | البروتاستنينين المتمردين يحيطون بقلعتها يطالبون بالدماء. |
| Daha iyi bir dünya inşa etmek için mücadele imkânı istiyorlar. | TED | يطالبون بفرصة من أجل القتال لبناء عالم أفضل. |