| Willie bas çalıyor. Bana göre de bas müziklere hayat veriyor. | Open Subtitles | ويلي يعزف الباس , واعتقد ان الباس تعيد الاغاني الى الحياة |
| Şimdi az önce gördüğümüz parçayı çalıyor, benim yazdığımdan biraz daha iyi. | TED | اذا سوف يعزف المعزوفة التي رأيتموها منذ قليل بصورة افضل بقليل مما كنت قد كتبت |
| Senin kadar güzel piyano çalan biriyle hiç karşılaşmadım David. | Open Subtitles | لم أقابل حتى الآن شخص يعزف البيانو مثلك يا ديفد |
| Bizim sınırlı bir girdimiz var ve parayı veren düdüğü çalar. | TED | لدينا مساهمة محدودة ، لأنه هو من يدفع للزمار الذي يعزف النغمات. |
| Adam bugün beni görmeye geldiğinde, onun en çok parçalarından birini çalıyordu. | Open Subtitles | عندما أتى أدم لكي يراني اليوم كان يعزف إحدى معزوفاته الأكثر صعوبة |
| O hüzünlü şarkıları oldukça duygusal bir şekilde çalardı. | Open Subtitles | كان يعزف هذه الأغاني الحزينة بالكثير من المشاعر. |
| İlk olarak size yedi yaşında bir çocuk piyano çalarken, müziğin neye benzediğini hatırlatmak istiyorum. | TED | أولا أن أذكركم كيف يبدو طفل عمره 7 سنوات وهو يعزف البيانو .. |
| Esslin'in bateri çaldığını, sen de düşünemezdin, değil mi? | Open Subtitles | ما كنت لتحزر ذلك أبداً , هل أنا محق ؟ ايسلين يعزف على الطبل هنا |
| Aralarında en sevdiğim müzik grubu. İnsanlar her hafta telefonlarında birbirlerine enstrümanlarını çalıyor. | TED | مجموعتي المفضلة هي مجموعة الموسيقى حيث يعزف الناس على الآلات الموسيقية أسبوعياً يضعون الهاتف مع بعضهم البعض |
| Hoş ve sessiz bir yer. Oradaki adam bir dolar karşılığı Amerikan müziği çalıyor. | Open Subtitles | إنهالطيفهوهادئه، شخصآ هناك يعزف الموسيقى الأمريكيه مقابل دولار |
| Cuma aklını kaçırdı! Süvari hücumunu çalıyor! | Open Subtitles | فرايداي جُنّ، انه يعزف تكليف سلاح الفرسان |
| Trampet çalan öğrencinin aletinden... .. güzel ses çıkmadığını duydum. | Open Subtitles | سمعت طالبا يعزف على الترومبت جودة الصوت لم تكن جيدة |
| Ama eski öğrencilerimden obua çalan biri özel provalarda birine soktu beni. | Open Subtitles | لكن، طالب سابق من طلابي . يعزف على المزمار أحضرني لبروفة خاصّة |
| Ben de şarkıları kalbinden çalan adamı sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. | Open Subtitles | ولن أتوقف أبداً عن حب الرجل الذي يعزف من قلبه. |
| O Macar olmalı. Her gece çalar, demiştin. | Open Subtitles | لابد أن يكون المجرى الذى يعزف كل ليلة كما أخبرتنى |
| Dur. Bir hizmetkar keman çalıyordu. Hangisiydi? | Open Subtitles | انتظر , واحد من خدمى يعزف على الكمان أليس كذلك؟ |
| Ağlayan arkadaşlarına harmonika çalardı. | Open Subtitles | كان يعزف الهارمونيكا الخاصّة به لأيّ طفلٍ كان يبكي |
| Evet, TV'de akordeon çalarken görmüştüm. | Open Subtitles | أجل، لقد رأيته يعزف الأكوروديون على التلفاز |
| Onun çok beter piyano çaldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | الذى يقولون انه يعزف نغمات رائعة على البيانو |
| Çok iyi çalıyormuş gibi geliyor ama sadece caz çaldığı için tam anlamıyoruz. | Open Subtitles | جميعنا نظنه رائعًا، لكنه لا يعزف غير الجاز، لذا لا يمكننا أن نتأكد. |
| Orada bulunan piyanonun başına geldi, dengesini kurdu ve şöyle bir şey çalmaya başladı. | TED | اقترب من البيانو الذي كان هناك و عدل من وضعيته و بدء يعزف لحنا كهذا |
| Kocana başka bir şey çalmasını söyleyebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ أن تقولي لزوجكِ بأن يعزف شيء آخر؟ |
| Bu çok saçma. Neden adam piyano çalmak için kapıyı kilitlesin ki? | Open Subtitles | هذا الآمر ليس منطقياً ، لماذا يجب عليه غلق الحجرة بالمفتاح ، حتى يعزف على البيانو ؟ |
| Ve... Ve şimdi mükemmel oğlum Kenneth bir şeyler çalacak. | Open Subtitles | والآن ابني الرائع كينيث سوف يعزف لنا شيئاً ما |
| Ayaklarıyla piyano çaldı ve sonra da "Gazetede hakkınızda yergi dolu şeyler yazacağım!" diye haykırdı. | Open Subtitles | وأخذ أحدهم يعزف على البيانو بقدمه ثم بدأ يصرخ ثم اتضح أنه كاتب, وقال أنه سينشر هجاءً لنا في الصحف |
| Kamplarda daima gitarı olan ve çalmayı hiç bilmeyen biri de olur. | Open Subtitles | هناك دائما الرجل الذي يعزف الغيتار و الذي لا يعرف كيف يعزف |