| - Hayır. Babasının rakibi hakkında daha çok yorum yapmalı. | Open Subtitles | لا ، انه يحتاج اكثر ان يعلق على حملة خصمه |
| Hiç tanımadığım biri nasıl oluyor da doğmamış çocuğumun penisiyle ilgili yorum yapabiliyor? | Open Subtitles | في اي عالم يحق لغريب ان يعلق على قضيب ابني قبل ان يولد؟ |
| Bu fotoğraf hücresinin duvarında hep asılı kaldı. | Open Subtitles | كـان يعلق هذه الصـورة علـى جـدار زنـزانتـه طـوال الـوقـت |
| Bazen sıkışıyor. Benim devralmamı ister misin? | Open Subtitles | أحيانا يعلق الزر هل تريدني أن أساعد؟ |
| Saç pervaneye sıkışır ve başı suyun altına çeker. | Open Subtitles | الشعر يعلق بالدوامة و الشخص يُسحب للأسفل |
| O kendi kendini asıyor, değil mi? | Open Subtitles | كان معتادا ان يعلق نفسة اليس كذلك ؟ |
| Ama benim bilgisayarım. Bilmiyorum, tekrar sıkıştı. | Open Subtitles | ولكه جهازي الكمبيوتر لا اعلم ولكنه يعلق احيانا |
| Genelde makine kazalarında görülür bir eklemin sıkışıp döndüğü gibi. | Open Subtitles | عادة ما ترى هذا في حوادث الآلات مثل ان يعلق طرف في شيء ويلتوي |
| Adam bana Mets koleksiyonunu asmasına Jennifer'ın izin vermediğini söyledi ve saçma sapan düğün hediyelerinden konuştuk... | Open Subtitles | آدم أخبرني كيف جينيفر لن تتركه يعلق أغراضه فوق و نحن تكلمنا حول هدايا الزفـاف الخرسـاء |
| Her hafta, her öğrencinin sınıf tartışmasına katkıda bulunması gerekiyor ve ayrıca başkalarının katılımlarına yorum yapması gerekiyor. | TED | في كل أسبوع، يجب على كل تلميذ أن يشارك في حوار الصف وعليه أن يعلق أيضاً على مشاركات الآخرين. |
| FBI ve Şerif'in bürosu konu hakkında yorum yapmayacak. | Open Subtitles | لا يعلق الفيدراليون ولا العمدة على ذلك الحدث |
| Santoro, ne polis ne de başka kaynaklardan gelen suçlamalar hakkında yorum yapmaktan kaçınıyor. | Open Subtitles | سانتورو لا يريد أن يعلق على هذه التقارير التى جاءت من مصادر عديدة من قسم الشرطة و أماكن أخرى إبتسم يا ريكى |
| Şefin yorum yapması gerekmiyordu ama pazar günü için yapılacak pastalar listesine benimkini de ekledi. | Open Subtitles | رئيس الطباخين للمعجنات لم يعلق وإنما اكتفى بإضافتها إلى قائمة الكعك المقدم يوم الأحد |
| Kapıda asılı duran suyu çekilmiş sukabağı gibi dünyaya katkı yapmadan duramam. | Open Subtitles | بعد كل شيء ، لا يستطيع المرء أن يعلق على باب بلا جدوى ، مثل شرب الخمر ، حتى القرع لا يساهم في هذا العالم |
| Hayır, onun güney koridorunda asılı olması lazım. | Open Subtitles | لا ، يفترض أن يعلق ذلك في الردهة الجنوبية |
| - Arada bir sıkışıyor. | Open Subtitles | إنه يعلق أحياناً |
| Benim çalıştığım gibi dâhilerle çalıştığın zaman motor hep sıkışıyor. | Open Subtitles | و عندما تعملين , مع العباقرة ( الأغبياء ) مثلما أفعل . المحرك يعلق في كل مرة |
| Böyle şeyleri birbirinize yaparsanız, gerçekten sıkışır. | Open Subtitles | إذا فعل الأطفال ببعضهم هذا, فيمكن أن يعلق! |
| Moe'nun Yeri'ndeki büyük değişimleri kaçırdın. Artık gazeteleri pisuvarların üzerine asıyor. | Open Subtitles | فاتتك بعض التغيرات في حانة (مو)، يعلق الصحف فوق المراحيض الآن |
| Bak, hâlâ saçın sıkıştı diye korkuyorsan... | Open Subtitles | إذا كنت لا تزالي خائفة من أن يعلق شعرك |
| İkimizin de burada sıkışıp kalması son ihtiyacımız olan şey. | Open Subtitles | وآخر شئ نحتاجه, ان يعلق كلانا هنا. |
| Zavallı piçin bir resim asmasına bile izin vermedin. | Open Subtitles | حتى أنك لاتسمحين للوغد المسكين أن يعلق صورة |
| Sistem istenmeyen bir durumda kilitlenip kalabilir, çünkü rengi değişiyor, daha fazla enerji emiyor, ve sistem orda takılı kalabilir. | TED | و ربما يثبُت على وضع غير مرغوب فيه، حيث يتغيّر لونه ليمتص المزيد من الطاقة و الحرارة، و قد يعلق النظام على ذلك. |
| Öyle bir utanç ki, boğazıma takılıp kalmış ne yutabiliyorum, ne de tükürebiliyorum. | Open Subtitles | هذا الخزي الذي يعلق بحنجرتي فلا أنا قادر على ابتلاعه، ولا قادر على بصقه |
| Bir de kapıya yafta assaydı bari. | Open Subtitles | لماذا لا يعلق لافته؟ |
| Küçük, güzel bir parça. Hızlı işler, tutukluk yapmaz. | Open Subtitles | أجل، إنّها قطعة رائعة سريع الاستخدام، لا يعلق |
| İlk yapacağımız şey, piercingin nereye takıldığını anlamak. Tamam. | Open Subtitles | , حسناً , أولاً علينا أن نعرف بماذا يعلق الحلق |