| Dürüst ve çalışkan bir adam... bu günahkar dünyada hiçbir yerde, para kazanamaz. | Open Subtitles | لا يوجد مكان في هذا العالم السيء يمكن للصالحين أن يعملون بجد ليكسبوا |
| Bunlar dürüst, çalışkan vatandaşlar yerleşimciler, dükkan sahipleri, yani kısaca şehirleri bina eden kişiler. | Open Subtitles | ، يعملون بجد هولأء المواطنين، وكنزيل، صاحب متجر، باني المدن. |
| çalışkan insanları gözü kapalı soymaya çalışan Michael Douglas/Gordon Gekko olmak isteyen piç kuruları. | Open Subtitles | مايكل دوغلاس، جوردن جيكو يريدون ان يصبحون اولاد حرام يعملون بجد لسرقة الناس الذين يعملون بجد |
| Neden, çünkü çok sıkı çalışıyorlar ve cidden... ya belki dışardan dürüstçe paylaşıyorlar. | Open Subtitles | كما تعلم، لانهم يعملون بجد ولا يحصلون على نصيبهم العادل من ذلك |
| Cefakar doktorlar, bu sadece... | Open Subtitles | ...الأطباء الذين يعملون بجد, هذا كله |
| NCIS ajanları sıkı çalışır ve güvenli yaşar. | Open Subtitles | ماهي القاعده ؟ عملاء التحقيقات الجنائيه البحريه يعملون بجد وحذر |
| çalışkan insanların vatana borcunu ödeyenlerin etnik kimlikleri ne olursa olsun bu ülkede başımızın üzerinde yerleri vardır. | Open Subtitles | الناس الذين يعملون بجد يشقون طريقهم ولا يهمني خلفيتهم |
| Hayır. Başbakanlıkta görevli çalışkan ekibimiz ara vermeksizin çalışıyorlar. | Open Subtitles | كلا، الكثير من موظفين الحكومة يعملون بجد لتحريك العملية |
| Karşılaşacağınız en çalışkan insan benim. | Open Subtitles | أنا أكثر شخص من يعملون بجد من كل من ستجتمعين به على الاطلاق. |
| - Evet. Aptal kedi işte. Gil ve Renee Patterson iyi ve çalışkan kişilerdi. | Open Subtitles | مجرد قطه غبيه قيل وريني باترسون لقد كانوا يعملون بجد |
| Çok çalışkan yaratıklardır. Kahvelerini içmedikleri zaman çok huysuz olurlar ama. | Open Subtitles | يعملون بجد, يغضبون عندما لا يحصلون على قهوتهم. |
| Düzgün, çalışkan insanlarız ama evimizden atılıyoruz. | Open Subtitles | اللائق، والناس يعملون بجد. نحن رمي بيوتنا. |
| Her sabah uyanıp ailelerine daha iyi bir yaşam sağlamak için uğraşan güçlü, zeki, çalışkan girişimcilerden bahsediyordu. | TED | لقد كان يتحدث عن اشخاص اقوياء .. واذكياء واكفاء .. وعصاميون .. يعملون بجد كل يوم ويقومون بكل شيء ممكن لتحسين وضعهم المعيشي ووضع عائلاتهم |
| Aslında onlar çok iyi ve çok çalışkan kimselerdi. | Open Subtitles | بالحقيقة كانوا لطيفين جدا , يعملون بجد |
| Bu yüzden tüm bu dosyalardan kurtulsan iyi olur, yoksa pek çok iyi, çalışkan ve psikotik olmayan insan işini kaybedecek. | Open Subtitles | لذا من الأفضل أن تقومي بأخراج تلك المساعدة الجميلة من هنا و تقومي بجعل كل هذا يختفي و ألا فأن الكثير من الأشخاص الغير مجانين الذي يعملون بجد سيخسرون وظائفهم |
| Şu piçler, ürünlerimizi ihraç etmek için çok sıkı çalışıyorlar! | Open Subtitles | هؤلاء الأوغاد يعملون بجد لتصدير منتجاتنا |
| Her zaman dediğim gibi, yardımcılarım sıkı çalışıyorlar. Herkesin bilmesini isterim ki durumu kontrol altına almaya çok yaklaştık. | Open Subtitles | كما قلت جميع الضباط يعملون بجد ونريد ان نعلم المجتمع اننا قريبون من السيطره على الموقف كلهُ |
| Ben de Çinlilere hayran değilim ama sıkı çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنّي لا أحب العمال الصينيون ولكنهم يعملون بجد وإخلاص |
| Cefakar doktorlar, bu sadece... | Open Subtitles | ...الأطباء الذين يعملون بجد, هذا كله |
| Porno endüstrisi hakkında istediğini söyle, onlar sıkı çalışır. | Open Subtitles | تلك هي تجارة الاباحة... انهم يعملون بجد |
| Evet! TED-liler çalışırken eğlenir. Ve çok çalışırlar. | TED | ان رواد تيد لديهم عمل ممتع ، كما انهم يعملون بجد |
| Senin içeri attığın kişiler New Jersey'in ekonomisini kalkındırmak için en çok çalışan kişiler. | Open Subtitles | أن الذين يعملون بجد. ليستمروا بإزدهار إقتصاد "نيوجيرسي". هم الذين ألقيت القبض عليهم. |