| Eseriyle gurur duymaktan hoşlanan kız türü olman için fotoğrafı bırakacağım. | Open Subtitles | سأترك الصورة، بحال كنت من النوع الذي يحب أن يفتخر بعمله |
| Sen de bu sırada, temeline kadar osuruktan şeyler uğruna şehit olmaktan gurur duyan bir asker bulursun artık! | Open Subtitles | بينما تبحث أنت عن جندي يفتخر بتقديم حياته في سبيل الكذب والخداع |
| Aklı başında her erkek seninle olmaktan gurur duyar. | Open Subtitles | اي رجل يمتلك عقلا حكيما.. سوف يفتخر لكونه معكِ |
| Öyle değil! Bu Konoha'nın Gururlu shinobilerini simgeliyor! | Open Subtitles | كلا إنها شعار كونوها الذي يفتخر به النينجا |
| Lostromo eti kemikten sıyırmasıyla övünür... her sallayışta. | Open Subtitles | (بوزون) يفتخر بنفسه بشق اللحم عن العظام مع كل ضربة |
| Çok zor olduğu ve acı verdiği kesin ama sanırım can almış olmaktan gurur duymuyor. | Open Subtitles | لا بد أن الأمر قاسي و ما سبب له من معاناة لقد رفض أن يفتخر بالقتل كما أعتقد |
| Bir hayal kırıklığı olduğumu biliyorum ama ne olursa olsun, sen bir babanın gurur duyacağı bir evlada benziyorsun. | Open Subtitles | ولكن لكل مايستحق هذا تبدو كـ إبن يمكن أن يفتخر به أب |
| Ama kendiyle gurur duyan bir eşcinsel olarak kendimde bu kelimeleri kullanma hakkını görüyorum. | Open Subtitles | كرجل يفتخر بكونه شاذاً, أرى أني أمتلك الحق بالتفوه بهذه الكلمات |
| gurur duyabileceği için çok mutluydum. | Open Subtitles | أنا.. سعيدة جداً فقط، بأنه يمكنه أن يفتخر. بأنه يمكنه أن يفتخر. |
| Bence çıplak hâlinden gurur duyan biri dışarının sert havasını dert etmez. | Open Subtitles | أظن أن أيّ رجل يفتخر جدًا بحالته العارية الطبيعية، بالتأكيد سيتمتع بأنتعاشة الهواء الطلق. |
| gurur duyabileceği biri olduğumu göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أريه أنّني أستطيع أن أكون شخصاً يمكنه أن يفتخر بي |
| Başkan Panama Kanalı'yla gurur duyacak. | Open Subtitles | . الرئيس سوف يفتخر بقناة بنما خاصته |
| Birisinin kendisinden gurur duyacağı bir cesareti de yok. | Open Subtitles | إنه لا يستطيع أن يجعل أحد يفتخر به |
| Earle, sapkın kibiriyle gurur duyar. Masum insanlara, kurnazlıkla yaklaşmak için kullanır. | Open Subtitles | يفتخر "إيرل" بطريقة مَرَضية بقدرته على دسّ نفسه بداخل أرواح بريئة. |
| Daha dün gece bana, seninle nasıl gurur duyduğunu söyledi. | Open Subtitles | الليلة الماضي , قال لي كيف انه يفتخر بك! |
| Herkes gurur duymadığı şeyler yapmıştır Floyd. | Open Subtitles | الكل فعل امورا لا يفتخر بها فلويد |
| gurur duyulacak bir yer olacak. | Open Subtitles | . سأجعلها المكان الذي يفتخر به، أعدكِ |
| Özellikle de hâkimiyetiyle gurur duyan birinden karşılık aldığını düşünürsek. | Open Subtitles | خاصة لرجل يفتخر بأنه مُتحكم بأعصابه |
| Gururlu bir insan kibirli olmayabilir. | Open Subtitles | قد يفتخر شخص بنفسه بدون أن يذهب فخره عبثاً |
| Bu dünyanın gördüğü en güçlü muharebe kuvvetinin Gururlu üyelerisiniz. | Open Subtitles | أنتم أعضاء يفتخر بهم في أقوى قوة قتالية قد عرفها العالم، احلموا جذوة ! |
| Sağladığı hizmetlerle birlikte, kendini övünür kıldı. | Open Subtitles | إنّه يفتخر بما يقدم من عناية |