| Sorduğum için kusura bakmayın ama oğlunuzun burada ne işi vardı? | Open Subtitles | سيدتي، أنا آسف لسؤالي، ما الذي كان يفعله ابنك في الحي؟ |
| Kendisi girişimci, ama İtalyan olduğu için her yaptığı işi adım adım izliyorlar. | Open Subtitles | كما تعلمون, هو مقاول. لكن لأنه أيطالي, هم يستمرون بمضايقته لكل شيء يفعله. |
| Onun için onca yaptıklarından sonra, en azından bunu yapar. | Open Subtitles | بعد كل ما فعلته من اجله هذا اقل شيئ يفعله |
| Ama bugün kendi adıma yaptırdım çünkü dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | ولكن اليوم, وضعت اسمي لأن هذا هو ما يفعله الأصدقاء |
| Bu şey ne arıyor burada? | Open Subtitles | يالا الجحيم,مالذى يفعله هذا الشىء , على اى حال |
| başka eyaletler ne yapıyordu bilmem" diyor. | TED | فأنا لا أعلم ما يفعله الآخرون في ولاياتهم |
| Kongre üyesinin New Orleans'da ne işi olduğuna dair fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل هناك أى فكرة عما كان يفعله عضو الكونجرس في نيو أورلينز؟ |
| Bu karakışta gecenin bir yarısı tek başına burada ne işi varmış? | Open Subtitles | ما الذي كان يفعله هنا وحيدا في منتصف الليل في الشتاء البارد? |
| Akıl hastanesi yerine bu hapishanede ne işi vardı? | TED | مالذي كان يفعله في السجن بدلا من وجوده في مصح عقلي؟ |
| Başka birinin yaptığı işi biraz geliştirmeye çalışmayın, çünkü bu sizi fazla ileriye taşımaz. | TED | لا تحاولوا أن تحسنوا قليلاً على ما يفعله الآخرون لأن ذلك لن يوصلكم إلى حد بعيد. |
| Ve beni mutlu edecek ne varsa, ölecek olsa bilse yapar. | Open Subtitles | ومهما تتطلب الأمر كي يجعلني سعيداً يفعله.. حتى لة قتله الأمر |
| O ne yapması gerekiyorsa onu yapar, ben de ne yapmam gerekiyorsa onu. | Open Subtitles | انه يفعل ما عليه أن يفعله و أنا أفعل ما علي أن أفعله |
| Peki o ne yapar vali ile yemek yemek ve derneği yönetmek dışında? | Open Subtitles | لا، هذا غير محتمل ما الذي يفعله ؟ بجانب تناول الغداء مع الحاكم |
| Leo, bütün bu insanlar evimizde ne arıyor? | Open Subtitles | ليو ما الذي يفعله كل هؤلاء الأشخاص في منزلنا ؟ |
| Ama kadının amacı dünyaya mesaj verip bebeği düşürmeden tutabileceğini göstermek değildi, adam tam da bunu yapıyordu. | TED | لكنها بالطبع ليست بحاجة إلى أن ترسل الرسالة بأن باستطاعتها أن تمسك طفلاً دون أن توقعه. وهذا ما كان يفعله الرجال. |
| Benim bildiğim, insan bir şey yapıyorsa mutlaka kendisi için bir şey istiyordur. | Open Subtitles | إن ما أفهمه هو أن الرجل يفعل ما يفعله لأنه يريد شيئاً لنفسه |
| Amy herhangi birimizin yapacağı şeyi yaptı: Bunu kameraya kaydetti. | TED | وقد قامت إيمي بعمل ما قد يفعله معظمنا: قامت بتصويره. |
| Kendimi tanımadığımı ve senin de bütün erkeklerin yapması gerektiğini yaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد بأني لا أعرف نفسي. و أنك تفعل ما يفعله كل الرجال. |
| Kendisine sürekli ne yapacağını söyleyen tüm insanlardan rahatsız olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال انه متضايق من كل الناس الذين يقولن له مالذي يفعله |
| Yetişkin insanların kendi rızası ile kapalı kapılar ardında yaptıklarını çok fazla umursamam. | Open Subtitles | لا أكترث على الإطلاق لما يفعله الناس خلف الأبواب المغلقة برضى شخص بالغ |
| Bu aslında bir konuşmacının bir konuşmadan sonra yapabileceği en korkunç şey. | TED | هذا بالظبط أكثر شئ مفزع يمكن أن يفعله متحدث بعد إلقائهم خطاب. |
| Eğer gerçekten bir şey yapmak istiyorsan, yap nefesini boşa harcama. | Open Subtitles | من أراد فعل شئ حقاً يفعله لا ينتظر حتى فوات الأوان |
| Satın almak ya da kiralamak için şehirde bir ev bulamasaydınız, siz de çoğu insanın sonunda yaptığını yapmaya sürüklenirdiniz. | TED | إن لم يكن بوسعك العثور على منزل بمدينة لتشتريه أو تؤجره، ستُجبَر أنت أيضًا على فعل ما يفعله معظم الناس، |
| Muhtemelen sadece etrafında dönüyor. yapacak fazla bir şeyi yok. | Open Subtitles | إنه فقط يستعمل القوة والتهديد ليس لديه شيء آخر يفعله |
| Beş yıldızlı bir otelde satış şubesinin ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. | TED | لم يكن لدي أدنى فكرة عما يفعله قسم المبيعات في فندق خمسة نجوم |