| Ve Apollo 2 tekerlekli güneş arabasını gökyüzünde sürüyor. | Open Subtitles | و أبوللو و هو يقود عربته الشمسية ، عبر السماء |
| Herşeyin yere düştüğünü gördüm. Onu gördüğümde bir Chevy Astro kullanıyordu. | Open Subtitles | لقد رأيت كل شيء لقد كان شيفي أسترو ، رأيته يقود |
| Hız limitinde araba kullanan gördüğüm tek polis sensin yeminle. | Open Subtitles | أقسم بالله إنّكَ الشرطيّ الوحيد الذي يقود وفق حدود السرعة |
| Uluslararası Suçlarla Mücadele Örgütü başkanı olarak dünyanın en büyük suç örgütüyle mücadele görevine liderlik yetkisini, yakın dostum Büyükelçi Han'a verdim. | Open Subtitles | كرئيس لمبنى الجنايات العالمية , لقد ائتمنت صديقي السفير هان على أن يقود هذه المعركة , ضد أعظم منظمة إجرامية في العالم |
| Üstü açılan Saab süren bir adam gördüğümü hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أتدري، لم يسبق وأن رأيت رجلاً يقود سيارة ساب مكشوفة. |
| Yakışıklı olmadığını biliyorum. 73 model Dodge Polaris kullandığını da. | Open Subtitles | اعلم انه ليس وسيما وكما انه يقود سيارة موديل 73 |
| Şimdi burada... tek kişilik bir orduyu yönetiyor... şu kekeme şebeği. | Open Subtitles | الآن ها هو يقود جيشاً يتكون من قرداً يتلعثم في حديثه |
| Başı dik olarak 25 yıldır bu gemiyi sürüyor. | Open Subtitles | أنه عنيد بأفكاره ، فهو يقود غواصات منذ 25 عاماً |
| Mike Donely çalınmış bir polis arabasını Kapitol Caddesine doğru sürüyor. | Open Subtitles | مايك دونالي يقود سيارة شرطة مسروقة على اوتوستراد الكابيتول بوليفارد |
| - Dur bir dakika. Bu senin fikrindi. - Arabayı kim sürüyor David? | Open Subtitles | انتظري ، دقيقة ، لقد كانت تلك فكرتكِ أنت ِ ومن يقود السيارة ياديفيد ؟ |
| Öyleyse yarası kanarken araba kullanıyordu. Yarasına bastıracak bir şeyler aramıştır. | Open Subtitles | إذن، هو يقود السيّارة وينزف إنّه يبحث عن شيء لتضمييد الجرح |
| Ben o kullanıyordu sanırım tek elle , diğer boynunu sıkıştırarak . | Open Subtitles | أظن أنه كان يقود السيارة بيدٍ واحدة و يضغط على عنقها بالأخرى |
| Motosiklet kullanan biri, motosikletçidir. Bu bir sitem değil, bir tespittir. | Open Subtitles | الذي يقود دراجة نارية، نقول عنه قائد دراجة نارية، هذا ثابت. |
| Spor arabayı kullanan çocuğun durumu kötü. | Open Subtitles | وجدنا بعض البلاغات على الشاب الذي يقود السيارة الرياضية |
| Delikanlının liderlik edecek ne deneyimi ne de bilgisi var. | Open Subtitles | الولد ليس لديه ايا من الخبرة او المعرفة لان يقود |
| Porsche süren ve 300 dolarlık takım elbisesi olmayan her zenciyi durdurabilirsin. | Open Subtitles | أيّ زنجي يقود سيارة بورش ولايملك بدلة بقيمة 300 دولار، يمكنك إيقافه.. |
| Umarım yakında uyanır. Belki bize arabayı kimin kullandığını söyleyebilir. | Open Subtitles | أتمنى أن تفيق قريباً فربما تخبرنا من كان يقود السيارة |
| Diktatörleri alt etmek için bir ordu yönetiyor. | Open Subtitles | إنه يقود جيشاً في الشمال كي يقضي على القادة العسكريين |
| Köpeği kaçıran kişi kiralık araba kullanıyormuş. | Open Subtitles | الرجل الذي إختطف الكلب كان يقود سياره مستأجره. |
| Deponun arkasındaki tünel diğer iki tünele çıkıyor. Sanırım biri sular altında. | Open Subtitles | هذا النفق في المستودع يقود لإثنان أخرين أعتقد ان أحدهم ممتليء بالماء |
| Orası köprüden bir blok ötede. Doğruca şehrin merkezine gidiyor. | Open Subtitles | على بعد مجمع من الجسر هذا يقود مباشرة لقلب المدينة |
| Sakın olaki bu sürtüğe güvenip... arabayla dolaşayım deme, yarım saattir kaybolduk. | Open Subtitles | لا تدعي هذا الحقير يقود لكِ السيارة لقد ضللنا الطريق لنصف ساعة |
| Olay sarhoşken araba sürmekle başlayıp, ruhsatsız silah bulundurmakla bitti. | Open Subtitles | كان يقود وهو مخمور ، لكنهم كتبوا محضر حيازة سلاح |
| Katil aracı o boş araziye doğru sürerken Bu mesajı kazımış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه قام بخدشها وكتابتها وهو مقيد في المركبة والسائق يقود به |
| Sadece araba kullanırken takardı. O yüzden gözlükler hep torpido gözünde dururdu. | Open Subtitles | لقد إرتداها فقط عندما كان يقود لذا كانت دائماً في صندوق التابلوه |
| Ve her sene insanlar, zehirli ökseotunun altında mikroplu insanları öpecekleri partiye gitmek için karlı havada araba sürer. | Open Subtitles | وفي كل سنة , يقود أناس في العواصف للوصول إلى أماكن بعيدة حيث يقبّلون غرباء مصابين بجرثومة الهدال السام |