| Başka yapacak bir şeyin yoksa, tekrar dener misin? | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك شيء أفضل للعمل لم لا تحاولُي ثانيةً؟ |
| Şimdi eğer söyleyecek bir şeyin yoksa Tanrı'nın armağanlarını adaletsiz olarak dağıtmasının dışında bu konuşma bitmiştir. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك شيء لتقوله، بغض النظر عن أننا نظن أنه ليس هناك عدل في العالم، فالمحادثة منتهية. |
| "Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa..." derler ya. | Open Subtitles | ".. يقولون "لولم يكن لديك شيء لطيف لتقوله |
| Luc yarın Çin'e gidiyor, eğer yapacak başka bir işin yoksa... | Open Subtitles | لوك سيغادر الى الصين غدا لذا اذا لم يكن لديك شيء آخر لتخبرني |
| Gösterecek bir şeyiniz yoksa binin hemen | Open Subtitles | لو لم يكن لديك شيء لتعلنه اذهبوا الى القطار |
| - Saklayacak bir şeyin yoksa masumiyetini kanıtlayabilir. | Open Subtitles | -إن لم يكن لديك شيء تخفيه, فقد يثبت ذلك براءتك |
| Eğer saklayacak bir şeyin yoksa Hitchcock ve Scully'den sana göz kulak olmalarını istememde bir sakınca yoktur. | Open Subtitles | أذا لم يكن لديك شيء لتخفيه أذاً أنا متاكد بأنك لن تمانع بأن أطلب هيتشوك) و(سيكلي) بأن يراقبوك) |
| Benim için sorun olmaz, eğer yapacak daha iyi bir işin yoksa. | Open Subtitles | أنا لا أمانع إذا لم يكن لديك شيء أفضل لتفعليه |
| Hey, Doc, yarın bir işin yoksa... açık hava pazarı tekrar kurulacakmış. | Open Subtitles | ..هيه (دوك), إن لم يكن لديك شيء غداً سيكون هناك سوق مزارعين في الهواء الطلق مجدداً |
| Kendiniz için söyleyecek bir şeyiniz yoksa, susun! | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك شيء لتقوله عن نفسك, فـ"أصمت" |
| Bay Bray, ben iyiym tabi... tabi söyleyecek bir şeyiniz yoksa. | Open Subtitles | مالم يكن لديك شيء آه , نعم , في الواقع |
| Soracak başka bir şeyiniz yoksa... | Open Subtitles | ...إذ لم يكن لديك شيء لتسألي عنه |