"يمشى" - Traduction Arabe en Turc

    • yürüyor
        
    • yürüyordu
        
    • yürüyen
        
    • yürürken
        
    • yürüyerek
        
    • yürüyecek
        
    Kalabalık yerlerden yürüyor. Uzaklaşmak istemiyor. Open Subtitles إنه يمشى فى مناطق مزدحمة أتظنين أنه يهرب منا؟
    Sen buradayken işler daha iyi yürüyor. Yani ben de işletebiliyorum ama... Open Subtitles هذا المكان يمشى أفضل عندما تكون هنا ...يمكننى ذلك، لكن
    Belki de o yalnızca orada oturup bir şeyler yiyordu, veya güvertede yürüyordu. Open Subtitles قد يكون جالساً يأكل أو يمشى على ظهر الباخرة
    Belki de o yalnızca orada oturuyordu güvertede bir şeyler yiyordu veya yürüyordu Open Subtitles قد يكون جالساً يأكل أو يمشى على ظهر الباخرة
    Gezinirdi sanki umursamaz veya dünyada tasası olmayan parkta yürüyen bir adam gibi. Open Subtitles كان يمشى مشية هادئه كرجل فى منتزه بلا هم أو قلق
    Sanki biraz önce birini bizim avlumuzda yürürken gördüm. Open Subtitles أعتقد أنى رأيت للتو شخصا يمشى في حديقتنا
    - Belki de yürüyerek geçti. - Yürümeyecek, bundan emin olabilirsin. Open Subtitles لايمكن أن يمشى أستطيع أن أقول لكم هذا لديه سلاح لينقله
    Ben burada, benimle yan yana yürüyecek birini göremiyorum. Open Subtitles هنا احدا ارى لا جنب الى جنبا معى يمشى كان احدهم
    "Bay Poe gibi bir bankacı Enginler Kumsalı'nda bizi bulmak için neden kumda yürüyor?" Open Subtitles ماذا يفعل معتوه مثل السيد بو " " يمشى على الرمال ليجدنا على شاطئ برنى؟
    Pakistan Şampiyonların kaptanı Ali Ansari çizgiye doğru yürüyor. Open Subtitles ... كابتن أبطال باكستان ، على أنصارى يمشى بإتجاه الملعب ...
    Uzakta. Evin arka tarafında yürüyor. Open Subtitles إنه بعيد, إنه يمشى عند المقدمة.
    yürüyor! Şuna bir otobüs bulun! Open Subtitles إنة يمشى,ركبة الأتوبيس
    Çünkü şanın, ölümünle el ele yürüyor. Open Subtitles -لان المجد يمشى جانبا الى جنب مع الموت
    Seabiscuit'i ilk gördüğünde, tay, sabahın beşinde sisin içinde yürüyordu. Open Subtitles أول مرة , رأى فيها سي بيسكوت كان يمشى 5 صباحا فى الضباب
    Kampüste, kararlı bir şekilde yürüyordu. Open Subtitles كان يمشى متجولا في الحرم الجامعي
    Kampüste, kararlı bir şekilde yürüyordu. Open Subtitles كان يمشى متجولا في الحرم الجامعي
    Arka ayakları üzerinde yürüyen bir köpek görmeye benzer. Open Subtitles إنه يشبه رؤية كلب يمشى على أرجله الخلفية. هاى ياشباب ما الأمر؟
    Bir zamanlar yürüyen, konuşan, öldüren ve tehdit eden şey artık boş bir kabuktan ibaret. Open Subtitles الشخص الذى كان يمشى ويتحدث ويقتل ويهدد أصبح مجرد وعاء خالِ
    - Anladım. yürüyen otlakçının teki gibisin sen. Open Subtitles أنت مثل الإسفنج الذى يمشى على قدمين، أتعلم هذا؟
    Peygamber otururken, at sırtındayken, yürürken, konuşurken aniden vahye muhatap olabiliyordu. Open Subtitles يحدث ذلك للنبى وقد يكون ساعتها جالسا او راكبا حصانه او مترجلا يمشى أو يتكلم ولكنه كان يتأثر بالكلمات الربانية
    Ceplerinde bir hayli bozuk para taşırdı. yürürken şıngırdardı. Open Subtitles كان يحمل معه الكثير من العملات المعدنية في جيبه وكانت تصدر صوتا كلما يمشى
    Hemşire, Samuel'in yürüyerek gittiğini gördüğünü iddia ediyor. Open Subtitles إنها تدعى أنها رأت " صامويل " يمشى خارجا بنفسه
    Çünkü yan yana yürüyecek gözlerinin içine bakacak ve kalbini çalacak hiç kimse yok burada. Open Subtitles بجوارك يمشى كان الذى الشخص بسبب عينيك الى ينظر كان الذى الشخص اجل من قلبك يسرق كان الذى الشخص اجل من

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus