| Hayır, şu an konuşamam. Ölü bir tembel hayvanı kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا لا، لا يمكنني الحديث الآن إني أحاول إعادة كسلان ميت |
| Martha, şu an konuşamam. İlk Bağlantıyı kurduk, gördün mü? | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث الآن يا مارثا فقد قمنا بأول اتصال مع فضائيين، ألم تري ؟ |
| Ama burada bu konuda konuşamam çünkü Craig' in, pozisyonu... bilirsin... | Open Subtitles | لكن لا يمكنني الحديث عن هذا هنا بسبب منصب كريج |
| Rahatsız ettiğim için özür dilerim. İbrahim'le konuşabilir miyim? | Open Subtitles | أعتذر على إزعاجكِ هل يمكنني الحديث مع ابراهيم؟ |
| Dinle, şu anda konuşamıyorum. | Open Subtitles | إسمع ، لا يمكنني الحديث الآن هل أستطيع مهاتفتك لاحقاً؟ |
| Nefes alıp verip konuşabiliyorum, tıpkı balık gibi! | Open Subtitles | مهلاً .. يمكنني الحديث و التنفس مثل الأسماك |
| Seninle biraz konuşabilir miyiz acaba? | Open Subtitles | أنا كنت أتسائل في الحقيقة إذا كان يمكنني الحديث معكي لثانية |
| Martha, şu an konuşamam. İlk Bağlantıyı kurduk, gördün mü? | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث الآن يا مارثا فقد قمنا بأول اتصال مع فضائيين، ألم تري ؟ |
| Umuyorum iyi olacak. Telefonda konuşamam bu konuyu. | Open Subtitles | آمل أنه سيتحسن لا يمكنني الحديث بالأمر عبر الهاتف |
| Çalışmak zorundayım. Şimdi konuşamam. | Open Subtitles | علىّ العودة إلى العمل لا يمكنني الحديث الآن. |
| Şu an çok konuşamam. Zor vakit buldum. Bu yüzden hemen konuya geleceğim. | Open Subtitles | يمكنني الحديث لفترة قليلة فقط الآن لذلك سأقول ما أرغب في قوله |
| Bo'yla konuşamam. Kara tarafta olduğum için benden nefret ediyor. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث مع بو تكرهني لأني مظلمة |
| Bütün meslektaşlarım adına konuşamam ama ben sadece gerçekleri yazıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث عن جميع زملائي لكني أقدم حقائق. |
| Şu haldeyken seninle konuşamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث معكِ وأنتِ هكذا فأنتِ مشوشة وخائفة |
| Bir durum var ama bunun hakkında konuşamam. | Open Subtitles | حسناً، هناك مشكلة ما ولكن لا يمكنني الحديث عنها |
| Şu anda konuşamam, Başım dertte. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث عنه الآن، أنا في وضع سيئ |
| Çünkü benim de ödevim var ve bütün gün telefonda konuşamam. | Open Subtitles | لأن لدي واجباً منزلياً و لا يمكنني الحديث على الهاتف طيلة الظهيرة |
| Güzel bir bayanla ciddice konuşamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث بجدية مع امرأة جميلة. |
| Bay Beale, Bay Bohannon'la biraz yalnız konuşabilir miyim? | Open Subtitles | سيد بايل، هل يمكنني الحديث قليلاً مع السيد بوهانان؟ |
| Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama kızımla konuşabilir miyim? | Open Subtitles | آسف لإزعاجك, لكن هل يمكنني الحديث لإبنتي؟ |
| - Tevye Bey, seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | ريب تيفي، هل يمكنني الحديث معك؟ |
| Onunla konuşamıyorum bile. | Open Subtitles | لا يمكنني الحديث معه أنا أقول له مرحبا فيقول |
| Aslına bakarsan aktansız konuşabiliyorum. | Open Subtitles | في الواقع، يمكنني الحديث بدون "موافقة" |
| Bize biraz müsaade edebilecek misin, bebeğim? Özel konuşabilir miyiz, baba? | Open Subtitles | إعذرينا لحظة عزيزتي هل يمكنني الحديث معك أبي؟ |