| Ama kimse, suçu kabul etmeden dışarı Çıkamaz. | Open Subtitles | لكن لا أحد يمكنه الخروج دون أن يعترف بأنه مذنب |
| Çıkamaz. Kilit için milyarlarca kombinasyon gerek. | Open Subtitles | لا يمكنه الخروج ، هذا القفل شديد التعقيد |
| Erdem ve değer ile uzaktan yakından alakalı ağzından ne çıkabilir ki? | Open Subtitles | ما الذي يمكنه الخروج من فمك حتى يكون مثيراً للإهتمام بعض الشئ |
| Ve biri içeri girebiliyorsa, herşey oradan dışarı çıkabilir. | Open Subtitles | وإذا شخص ما تمكن من الدخول إذاً كُل شيء يمكنه الخروج |
| Sorun yok. Bak, onu sıkıştırdık. Dışarı Çıkamaz. | Open Subtitles | لا بأس، لقد حبسناه ولا يمكنه الخروج. |
| Sürekli kimsenin buradan çıkamayacağını anlatıp duruyorlar. | Open Subtitles | كل ما اسمعه دائماً ، أنه لا يوجد أحد يمكنه الخروج من هذا المكان |
| Ne diyorum sana, Banquo gömüldü, toprak altında, mezarından Çıkamaz! | Open Subtitles | أقول لك من جديد بانكو قد مات ولا يمكنه الخروج من قبره |
| -Yeteri kadar sağlıklı değil. Buradan sağ Çıkamaz. | Open Subtitles | -حالته غير مستقرة، لن يمكنه الخروج من الباب حتى |
| Bakın, "O adadan kimse Çıkamaz." dediğimde seni tamamen unutmuşum, celep. | Open Subtitles | أتعلمين عندما قلت لا أحد يمكنه الخروج من هناك، لقد نسيتك يا (دروفر) |
| - Çok acil dedi. - Bu halde dışarı Çıkamaz. | Open Subtitles | لا يمكنه الخروج في هذه الحال |
| - Bu halde dışarı Çıkamaz. | Open Subtitles | لا يمكنه الخروج في هذه الحال |
| - Kefaleti ödenirse şimdi çıkabilir. | Open Subtitles | إذا تم كفالته، يمكنه الخروج الآن |
| İki kapıdan da çıkabilir. | Open Subtitles | يمكنه الخروج من أيّ من البابين. |
| Sadece kanala doğru çıkabilir. | Open Subtitles | يمكنه الخروج من القناة |
| Mike dışarı Çıkamaz, çok hasta. | Open Subtitles | مايك) لا يمكنه الخروج) إنه مريض |
| Bilmiyorum, dışarı çıkamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | لا أعرف ، يقول أنه لا يمكنه الخروج |
| Dışarı çıkamayacağını söylüyordun. | Open Subtitles | لقد قال أنه لا يمكنه الخروج |