Etse bile güvenilir bir tanık değil. | Open Subtitles | وحتى لو إستطاع ذلك، فهو شاهد لا يمكن الإعتماد عليه. |
Bu çok güvenilir bir test değil. | Open Subtitles | انه ليس إختبار يمكن الإعتماد عليه بشكل كبير |
Sana güvenmek istiyorum ama güvenilir bir şeye, kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا أريد أن أثق بك لكني بحاجة إلى شئ يمكن الإعتماد عليه دليل |
Onlara göre vücut; sonsuz yaşam için gereğinden fazla Güvenilmez ve kusurlu. Bu yüzden onlar umutlarını, üçüncü bir ölümsüzlük hikayesine bağlarlar. Vücudu geride bırakıp, 'ruh' olarak yaşama fikrine. | TED | هم وجدوا أن الجسد لا يمكن الإعتماد عليه لضمان حياة أبدية. لأجل ذلك هم علقوا أمالهم على خيار ثالث, قصة أكثر روحية للخلود. فكرة أنه بإمكننا أن نترك أجسادنا خلفنا و أن نحيا جميعًا كأرواح. |
-Bence Güvenilmez biri. | Open Subtitles | حسنًا أعتقد بأنه لا يمكن الإعتماد عليه |
Kendisi Hector'un yaşadığını da söyledi ama ne kadar güvenilir bilemiyorum. | Open Subtitles | لقد قال أيضا بأن هيكتور لا زال حي , لذا لست متأكد كيف يمكن الإعتماد عليه |
Ne kadar güvenilir? | Open Subtitles | هل يمكن الإعتماد عليه ؟ |
Sizi temin ederim ki Bay Ahmadi tamamen güvenilir biridir. | Open Subtitles | أؤكد لك أنّ السيد (أحمد) يمكن الإعتماد عليه |
Nate Ford güvenilir biridir. | Open Subtitles | يمكن الإعتماد عليه (نيت فورد) |
Oldukça güvenilir bir çalışanımdır. | Open Subtitles | يمكن الإعتماد عليه كثيراً |
Mona bu güvenilir bir kitap. | Open Subtitles | مونا) إنه كتاب يمكن الإعتماد عليه) |
- Güvenilmez biri o. | Open Subtitles | هذا الرجل لا يمكن الإعتماد عليه |
O tabanca dünyanın en Güvenilmez silahıydı. | Open Subtitles | ذلك السلاح لا يمكن الإعتماد عليه. |