| İşte orada, lokomotifiyle sonuna kadar gidiyor ve arkasında yirmi vagon var. | Open Subtitles | من هنا ينطلق بقطاره الى النهاية ويجر خلفه 20 عربة |
| Lucky Day gidiyor. | Open Subtitles | انظروا كيف ينطلق اليوم المحظوظ مدهش على الاطلاق |
| Jerod House pası aldı ve koşuyor. | Open Subtitles | جيرود هاوس سوف يستلم الكرة وهاهو ينطلق للملعب وهاهو يخترق ونور النهار أمامه |
| Çocuk saatte 180 km hızla gidiyor. | Open Subtitles | إن الفتى ينطلق بسرعة 100 ميل في السّاعة. |
| Öyleyse, birinin elinden fırlayıp, bir metre gitmiş olabilirdi, değil mi? | Open Subtitles | إذاً قد ينطلق من ذراع شخص ما ويصل لمدى ثلاثة أقدام |
| Ve 30 dakika burada kalacağım. Çünkü trenim o zaman kalkıyor. | Open Subtitles | سأبقى هنا لمدة 30 دقيقة و بعدها ينطلق قطاري |
| Tommy Riordan seyircilerin önünden geçip gidiyor ve son dörde kalıyor! | Open Subtitles | ينطلق تومي ريردن عبر الجمهور وانتقل إلى الرباعي النهائي, أيها السيدات والسادة. |
| Çünkü buradaki bütün ışıklar göküzüne gidiyor. | TED | لأن كل الضوء هنا ينطلق إلى السماء. |
| Bir erkek, dişinin peşinden gidiyor. | Open Subtitles | ينطلق أحد الذكور في مطاردته لأنثى |
| Şimdi Herrington çıkıyor, savunmanın arkasında. Çok güzel gidiyor. Hadi! | Open Subtitles | ينطلق (هارنغتن) يتسلل خلف الدفاع، برمية طويلة |
| Biri soygunu yapıyor ve koridora koşuyor. | Open Subtitles | احدهم ينطلق بالسرقة يقوم بالركض اسفل الردهة |
| PATTON ALMANYA'YA DOĞRU koşuyor! | Open Subtitles | سعياً للسيطرة على الميناء البلجيكى الحيوى "أنتــوارب" "باتـون" ينطلق نحو "ألمانيـا" |
| Kimseyi bulamıyor, topla koşuyor. | Open Subtitles | لا يمكنه إيجاد أحد ، إنه ينطلق |
| Yörüngesinin gezegenlere özgü elips şeklinde değil de hiperbol şeklinde oluşuyla ve güneş sistemimizden hızla geçmesiyle dikkat çekiyordu. | Open Subtitles | كان مميّزاً في الواقع أنه لا يتحرّك كمسار أحد الكويكبات، لكن بالأحرى، كان له مدار إطنابي و كان ينطلق عبر نظامنا الشمسي |
| Kapıyı ne zaman açsam, bir çıt sesi dahi çıksa dışarı fırlayıp karşıya geçer ve arabaları kovalardı. | Open Subtitles | في كل مرةٍ كنتُ أفتح الباب , حتى قليلاً كان ينطلق خارجاً , يعبر الشارع , يطارد السيارات |
| Dikkat, dikkat! Miami Ekspres 12.05'de 33. platformdan kalkıyor. | Open Subtitles | يرجى الانتباه من فضلكم , ينطلق قطار ميامى الساعة 12: |
| Tam tren gitmeye başlamadan önce, Hedge hızlı ve fark edilmeden motor vagonuna sızarken Etik vinçte yerini alıyor. | TED | بلغت إيثيك موضعًا أعلى الرافعة بينما كان هيدج يقلل اندفاع القطار ودلف متخفيًا إلى عربة المحرك، قبل أن ينطلق القطار. |
| Ve son olarak, bunların hepsini yapmış olarak, bana herşeyi anlatmış oldunuz, o yüzden şimdi lafı kapanışa geri getirmeniz lazım. Bu o yukarı çıkan roket. | TED | وثم أخيرا , بعد القيام بكل ذلك, فلقد أخبرتني بكل الأمر, فيجب عليك أن تأتي بتلك الخاتمية. إنه ذلك الصاروخ الذي ينطلق. |
| Ciddi bir şey olmamalı, alt tarafı nabız alarmı susmadı. Kalbi değil. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون شديدة فلم ينطلق إنذار الطوارئ |
| Şu gidişe bak be! | Open Subtitles | ! أنظروا إليه كيف ينطلق |
| Parkın otomatik sulama sistemi her gün otomatik olarak saat 4'te ve 16'da harekete geçiyor. | Open Subtitles | نظام الرش في تلك الحديقة ينطلق تلقائياً في الرابعة عصراً وفي السادسة كل يوم |