| Öğleden sonraki maça tüm okul katılıp, avazı çıktığınca tezahürat edecek. | Open Subtitles | المنزل سيحضر المباراة بعد ظهر هذا اليوم و يهتف بصوت عالي |
| Erkekler birlikte tezahürat yaparken Stepan, yenilenen kardeşlik duygusu ile rahatlar. | TED | بينما يهتف الرجال في صوت واحد، كان ستيبان مرتاحًا من تجدد شعورهم بالأخوة. |
| Bunlar sizi biraz neşelendirir. | Open Subtitles | هذا وسوف يهتف لك بعد كل ما تبذلونه من المتاعب |
| Belki biraz müzik bizi neşelendirir | Open Subtitles | ربما بعض الموسيقى سوف يهتف لنا. |
| Sonra arkadaşın Michael yaklaşıyor ve bağırıyor: | Open Subtitles | عندئذ يقوم صديقك مايكل بالتقدم للأمام ثم يهتف قائلا |
| Sizi neyin neşelendireceğini biliyorum. | Open Subtitles | هل تعرف لماذا؟ أنا أعرف ما سوف يهتف يا رفاق ما يصل. |
| Brad, daha kimsenin "Dürtücü" diye tempo tuttuğunu görmedim.. | Open Subtitles | (براد)، لم أسمع أحداً يهتف كعكة الركل'' بعد''. |
| Bu gece herkes bu şarkılar için tezahürat yaparken sen neler hissedeceksin? | Open Subtitles | الليلة , عندما يهتف الكل لهذه الاغاني كيف ستشعر حيال ذلك؟ |
| Ve sahneye çıktığımızda Bay Schue'nun yanında bize tezahürat edecek. | Open Subtitles | و عندما نكون هناك على ذلك المسرح سيكون بجانب السيد شوستر يهتف من اجلنا |
| Antrenörümle bunu konuşuyorduk. Bunun hayatımın yeni bir parçası olacağından bahsediyorduk. Bebeğim tribünlerde olacak. Umarım çok ağlamaz, benim için tezahürat yapar. | TED | كنت أتحدّث مع مدرّبي حول هذا الأمر، وكنا نتحدّث حول أن هذا الأمر هو جزءٌ جديد من حياتي، وسيكون طفلي في المدرجات يهتف لي كما آمل، ولا يبكي كثيراً. |
| Hayır, tezahürat ederken. Babam tezahürat kaptanıydı. | Open Subtitles | لا , يهتف , ألم تسمعي أبي كابتن الهتاف |
| Herkes, onun için tezahürat ediyordu. Orada olmalıydın. | Open Subtitles | كان الكل يهتف له كان عليك أن ترى هذا |
| Onlara tezahürat yapan bizleriz yani size ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | نحن هم الذين يهتف لفريق المصارعة، ذلك خدمات الهتاف الخاص بك لن تكون هناك حاجة . |
| - Umarım bu seni neşelendirir. | Open Subtitles | آمل أن يكون هذا سوف يهتف لك. |
| Belki bu seni neşelendirir. | Open Subtitles | ربما هذا سوف يهتف لك. |
| Sanırım bütün seyirciler Marrese için bağırıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن الجمهور كله الآن يهتف باسم مريس |
| Büyükbabanızı şereflendiriyoruz sanıyordum. Fakat halk "Spartacus" diye bağırıyor. | Open Subtitles | اعتقدت أنه شرف جدك، لكن الحشد يهتف باسم "(سبارتكوس)" |
| Muhtemelen böyle bir anda çiçeklerin seni neşelendireceğini düşünmek saçma ama şansımı deneyeceğim. | Open Subtitles | ربما سخيفة للتفكير سوف يهتف لك حتى الزهور in a moment like this, but I thought I'd give it a go, |
| Herkes "Wong, Wong" diye tempo tuttu. | Open Subtitles | -أجل بالطبع كان الجميع يهتف (ونغ ونغ) |