| Çünkü bu odayı, kendi sesini dinlemeyi ve günü kurtarmayı seviyor. | Open Subtitles | لأنه يُحبّ هذه الغرفة ويحبّ سماع صوته وهو يُنقذ الوضع |
| Şimdi, bu adam kameraları ve gücü seviyor. | Open Subtitles | الآن، هذا الرجل يُحبّ الكاميرات، ويُحبّ سلطته. |
| - Aslında açmamıza yarım saat var ama şansınıza amcam Marty çocukları çok sever. | Open Subtitles | ، نحنُ حقيقةً لا نفتح قبل نصف ساعة ، لكن لحُسن حظّكُما . عمى مارتى يُحبّ الأطفال |
| Oğlum eve gelice bunlardan yemeyi sever. | Open Subtitles | إبني يُحبّ واحدة عندما يرجع للبيت |
| Herkese rol dağıtmaya bayılır zaten. | Open Subtitles | أنا... أنت... إنّه يُحبّ وضع الجميع في ذلك المكان. |
| Ve, hediyeyi kim sevmez ki? | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك، من الذي لا يُحبّ الهدايا؟ |
| Para kazanmak için birçok şey yapılabilir ama o öğretmeyi severdi. | Open Subtitles | كان بإمكانه جني المال بعمل الكثير من الأمور، لكنّه كان يُحبّ التدريس. |
| Ben de sarılmayı seven Porto Rikolu sert ve yalnız erkekmişim gibi davranıyorum. | Open Subtitles | تظاهرتُ أنّني رجل مكسيكي قويّ ومُستعدّ مازال يُحبّ التّعانق. |
| Bu adam mizansen yaratmayı seviyor. | Open Subtitles | حسناً، هذا الرجل يُحبّ إثارة جلبة. |
| Görünen o ki adamınız büyük oynamayı seviyor. - Bahisçiye epey borçlanmıştır. | Open Subtitles | يبدو أنّه يُحبّ الرهانات الكبيرة. |
| Sahibi odunların üç şerit halinde yığılı olmasını seviyor... | Open Subtitles | المالك يُحبّ ثلاثة حبال ...في جميع الأوقات مكدّسة |
| Yani bu adam oyun oynamayı seviyor öyle mi? | Open Subtitles | إذن هذا الرجل يُحبّ لعب ألعاب. |
| Yöre insanı, belediye meclis üyesini çok seviyor. | Open Subtitles | شعب مقاطعتكم يُحبّ عضوة مجلس مدينتهم. |
| Dengeyi sağlamak için muallâkta bırakmayı seviyor. | Open Subtitles | يُحبّ إبقاء الناس في حالة عدم توازن. |
| Anne ve babamı herkes sever. | Open Subtitles | الجميع يُحبّ أمّي وأبّي |
| Ama herkes Jill teyzenizi babanız gibi sever. | Open Subtitles | لكن الجميع يُحبّ العمّة (جيل) قدر حبّهم لوالدكما. |
| Herkes patatesi sever. | Open Subtitles | الجميع يُحبّ البطاطا |
| Çünkü evren, ironiye bayılır. | Open Subtitles | لأنّ الكون يُحبّ السخرية. |
| Nick bayılır yahu. | Open Subtitles | إنه يُحبّ الفطائر |
| Demek istediğim, bunu kim sevmez ki? | Open Subtitles | قاتل أو مقتول. أعني، من الذي لا يُحبّ ذلك؟ |
| Konuşmayı pek sevmez ama ona gördüklerini söylemesi gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | إنّه لا يُحبّ التحدّث، ولكنّي قلتُ له أنّ عليه إخباركم بما رآه. |
| Visualize kadınlarını severdi. Stiles bir çok kadınla tanışmasını sağlamıştı. | Open Subtitles | إنّه يُحبّ سيّدات مُنظمة "الرؤية"، وتأكّد (ستايلز) أن يُقابل الكثيرات. |
| Kaçıp gitmeyi seven bir adama göre büyük ilerleme. | Open Subtitles | بالنسبة لرجلٍ يُحبّ الهرب، هذا أمرًا صعبًا نوعًا ما. |