Bu iş, Bridger'ın yaptığı tüm işlerden daha büyük. | Open Subtitles | هذة المهمة اكبر من اى عملية قام بها بريدجر من قبل |
Yeniden doğduktan sonra davranışlardaki değişimler üzerine Connor'ın yaptığı bir test. | Open Subtitles | أنها تجربة قام بها كونر للقيام بالتغيرات أنها السمك بعد أعادة الأنماء |
Bu, araştırma pratisyenleri olan Jerome Groopman ve Pamela Hartzband'ın yaptığı araştırmaya ve Bloomberg.com'un bağımsız onayına göre böyle. | TED | هذا وفقا للأبحاث التى قام بها الباحثان جيروم غروبمن وباميلا هارتزباند وأثبته موقع Bloomberg.com بشكل مستقل |
Aslında bu, kusursuz bir karşılaştırma, çünkü Jonas'ın yaptığı da, insanların, hayattaki şanslarını ellerinden almaktı. | Open Subtitles | في الواقع , وهذا هو المقارنة المثالية , لأن ما كان يقوم به جوناس وقد اخذ فرصة الشخص في الحياة. |
Jones'ın yaptığı hakkında ve diğer şeyler hakkında. | Open Subtitles | معلومات عن ما كان يقوم به جونز وغيرها من الامور. |
Kötü bir günün sonunda seni arayıp dertleşmek, Morgan'ın yaptığı komik bir şeyi anlatmak... | Open Subtitles | اريد أن أتصل بك, بنهاية يوم سيء وأخبرك بأمور مضحكة (قام بها (مورجان |
Fakat Mullet'ın yaptığı şekilde değil. Bileklerini keseceksin gidecek. | Open Subtitles | ليس بالطريقة التى قام بها (موليت) فعليكِ أن تجرحى معصميكِ |
Sean'ın yaptığı hata kadar değil. | Open Subtitles | (ليست بغباء الخطوة التي قام بها (شون |
Moran'ın yaptığı işlerin aynısını yapıyor, ama farklı bir yöntemle. | Open Subtitles | أنه يقوم بنفس العمل الذي كان يقوم به (موران), ولكن بطريقة مختلفة. |
Olivia, Peter'ın yaptığı hakkında en ufak bir fikrim olsaydı... | Open Subtitles | (أوليفيا)، لو كان لديّ أيّ علمٍ بما كان يقوم به (بيتر)... |