| Kargaşa her yeri etkisi altına aldı, kudretli ve alçak güçler insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette. | TED | تعمُ الفوضى الأرض، بسبب قوى ذات نفوذ شريرة تعمل ضد مصالح البشرية. |
| Bu kaledeki İngiliz çıkarlarına ağır basacak kesinlikte değildi ama! | Open Subtitles | لكن بدون تأكيد كافٍ، يفوق مصالح بريطانيا بهذا الحصن هو الذي حرض هؤلاء |
| Gerçek anlamda karşılıklı bağımlılık da söz konusu. Bireysel kuşlar, topluluğun çıkarlarının kendi çıkarlarına olduğunu bir şekilde biliyorlar. | TED | و هناك معنى حقيقي للإعتماد المتبادل, حيث تفهم بعض الطيور بطريقة ما أن مصلحتها في مصلحة الجماعة. |
| Şirketin çıkarlarına içten sahiplermiş gibi görünüyorlar ama asıl istedikleri antette isimlerini yazırmak ve seninle eşit oy hakkına sahip olmak. | Open Subtitles | يدّعون القلق على مصلحة الشركة لكن بالواقع ما يريدونه حقاًً هو ظهور أسمائهم على رأسية الورقة وصوت يوازي صوتك |
| Ortakların, çıkarlarına canı gönülden hizmet edeceğine inanmıyormuş. | Open Subtitles | يبدو أنه لا يؤمن أن الشركاء لديهم أفضل مصالحه في قلوبهم |
| Aynı zamanda hükümetin çıkarlarına engel olmaktır. | Open Subtitles | ولكن إستراتيجية الحكومة لمكافحة مصالحه إيضًا |
| Meyhaneci, dulun çıkarlarına hıyanet ettiğim... konusunda bana güvendiği sürece. | Open Subtitles | إلى أن يقرر مدير الحانة أنني لست أهلاً للثقة كي أخون مصالحها |
| Sikik Romalılar adamın adını kendi çıkarlarına kullanıyor. | Open Subtitles | الرومان اللعناء ضخموا أسطورته لأجل مصلحتهم |
| Ama kaledeki İngiliz çıkarlarına ağır basacak kadar kesinlik içermiyordu. | Open Subtitles | لكن بدون تأكيد كافٍ، يفوق مصالح بريطانيا بهذا الحصن |
| Ancak, biz kendi ulusumuzun çıkarlarına karşı gelecek para yatırımı yapamayız. | Open Subtitles | ومع ذلك، لا يمكننا أن تستثمر الأموال ضد مصالح امتنا |
| Ama duyguları kabarmış insanlardan korunmadan kendi ülkelerinin çıkarlarına karşı çalışan birini gözlerini kırpmadan öldürebilirler. | Open Subtitles | لكن من دون حماية هناك اناس عاطفيون سوف لن يتأخروا في قتل شخص ما هم يشعرون انه يعمل ضد مصالح بلدنا |
| Bu da ABD çıkarlarına karşı ciddi Ve büyük bir tehlike arz ediyor. | Open Subtitles | هذا يمثل خطر حقيقي جداً على مصالح الولايات المتحدة |
| Ülkemiz, ulusumuzun çıkarlarına aykırı davrandığında otoriteye karşı çıkma ahlaki sorumluluğumu altında... ..protesto ile kuruldu. | Open Subtitles | تأسست بلدنا في ظل الإحتجاجات بسبب الإلتزام الأخلاقي و الوقوف في وجه السلطة عندما تتصرف ضد مصالح أمتنا |
| Bu ifşaat sadece Amerika'nın dış politika çıkarlarına değil, uluslararası topluma karşı da bir saldırıdır. | Open Subtitles | هذا الفضّح ليس فقط هُجوماً على مصالح السياسة الخارجية الأمريكية، إنّهُ هُجُوماً على المُجتمع الدوليّ. |
| Durum fazlasıyla kusurludur ve Amerika'nın çıkarlarına hiç uymamaktadır. | Open Subtitles | هذا أمرٌ معيب، ودعمه لا يخدم مصلحة أمريكا. |
| Kendisinin değil, ülkenin çıkarlarına hizmet ettiğinden emin ol. | Open Subtitles | إحرصي أنه يعمل في مصلحة البلاد العليا وليس مصلحته الشخصية |
| Ülke çıkarlarına hizmet edeceğimden hiç şüpheniz olmasın. | Open Subtitles | سيدي الرئيس يمكنك أن تعتمد علي لكي أتصرف بما فيه مصلحة الدولة |
| Bu söylenti, EUGENICS'in çıkarlarına hizmet için Allgood tarafından yayıImıştır. | Open Subtitles | هذه الاشاعه نشرها "الجوود" وذلك لخدمة مصالحه في علم تحسين النسل |
| Onun çıkarlarına aykırı, değil mi? | Open Subtitles | انها ضد مصالحه أفضل، أليس كذلك؟ |
| Önemli olan: neden yaptığı? Nedenini biliyorsun, daima onun çıkarlarına hizmet ettiği içindir. | Open Subtitles | تعلم لماذا لخخدمة مصالحها الخاصة, دائما. |
| Moralinin bozuk olabileceğini ve sana arkadaşlık etmelerinin kendi çıkarlarına olacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتُهم فقط أنّكَ ربما تشعر بالإحباط وأنّه من مصلحتهم الشخصيّة المحافظة على صحبتكَ |
| Fransa'nın haritadan silinmesi, İngiliz çıkarlarına tamamen aykırıdır. | Open Subtitles | -من المضر لمصالح بريطانيا أن يتم مسح فرنسا تماماً. |