| Ortaya bir çıngıraklı yılan bırakmak çok üzücü olur... ve masumları tehlikeye sokar | Open Subtitles | من المؤسف إحضار حية مجلجلة وتعريض الأبرياء للخطر ، ألا تظن ذلك؟ |
| Bu bölgenin bir dezavantajı var, ...burası tam bir çıngıraklı yılan cenneti ve eğer büyütecek yavrularınız varsa bu hiç iyi değildir. | Open Subtitles | هناك سلبية واحدة لهذا الحي إنها بمنتصف بلدة ثعابين مجلجلة ليس جيدا عندما يكون لديك صغاراً لتربيتهم |
| Çok şaşırdı çünkü çıngıraklı yılanlar kışın kış uykusuna yatarlar. | Open Subtitles | خصوصا لأن هذه الأفاعي الجرسية مل إلى السبت في الشتاء. |
| çıngıraklı yılanlar ve diğer engerekler, kandaki zehirli bileşenleri bağlayan ve etkisiz hale getiren özel proteinler üretir. | TED | تُصنّع الأفاعي الجرسية وأنواع أخرى من الأفاعي السامة بروتينات خاصة ترتبط مع المكونات السمية في الدم وتبطل مفعولها. |
| çıngıraklı yılan eti, sıçan kebabı ve Refried Whiskey albümü. | Open Subtitles | لحم الأفعى المجلجلة ، والكباب . اللئيم ، والويسكي المقلي |
| Dünya üzerinde buradan daha fazla çıngıraklı Yılan olan başka bir yer yoktur. | Open Subtitles | توجد أفاعي جرسية هنا أكثر من أي مكان آخر بالعالم |
| - çıngıraklı Jake'i diyor, Bay Rango. | Open Subtitles | - (إنه يقصد (راتلسنيك جيك) يا سيد (رانجو - |
| O kuyuda çıngıraklı yılan var. Seni onun içine atarım! | Open Subtitles | هناك افاعي ذات الجرس في هذه الحفرة ، سأرميكي فيها |
| Şimdi, aradığım adam eski bir mahkum ve bir çıngıraklı yılan kadar acımasız. | Open Subtitles | الرجل الذي أبحث عنهُ هو سجين سابق عُدواني كالحية ذات الأجراس |
| Evde çıngıraklı yıIan tutmak harikulâde olacak. | Open Subtitles | سيكون من الرائع وجود أفعى مجلجلة فى المنزل |
| Muhtemelen bir çıngıraklı yılan olduğunu anlamadan öğlen yemeği niyetine kapmıştı. | Open Subtitles | ربما ليصطاد غداءه، بعد ان ادرك أنها كانت أفعى مجلجلة |
| - Kaç tanesi çıngıraklı yılan besliyor? | Open Subtitles | كم منهم يبقي أفعى مجلجلة كحيوان اليف ؟ |
| Şu yakışıklı çıngıraklı yılan kolunu ısırıyor. | Open Subtitles | تلك أفعى مجلجلة ممتازة على ذراعك |
| çıngıraklı yılanlar ve belanın ortaçağ kuruntuları. | Open Subtitles | الأفاعي الجرسية والرؤى من القرون الوسطى إدانة. |
| çıngıraklı yılan insanın ruhunu çok hasta edebilir. | Open Subtitles | نعم بالتأكيد, الأفعى الجرسية يمكن أن تجعل روحك مريضة جدا |
| Doğu Massasauga çıngıraklı yılanı gerçekten Hindistan siyah büyüsünden korkarlar. | Open Subtitles | أفعى شرق ميسيسوجا الجرسية تصبح خائفة حقا بالشعوذة الهندية |
| Bu aşağılık pisliklerden biri odama girmiş ve çıngıraklı yılanımı çalmış. | Open Subtitles | أحد هؤلاء الحمقى اقتحم غرفتي و سرق الأفعى المجلجلة خاصتي |
| Kafama gelen kazma, çıngıraklı yılan ısırığı ve testis şeyi dışında bir şey olmadı. | Open Subtitles | فأس في رأسي، وعضة الأفعى المجلجلة ومسألة الخصوة |
| Yuvası için çıngıraklı yılanla nasıl mücadele ettiğine bak? | Open Subtitles | أنظر كيف يقاتلون الأفعى المجلجلة من أجل عُشِهِم |
| çıngıraklı yılan! Beni soktu Öleceğim! | Open Subtitles | لدغتني أفعى جرسية ساموت |
| - Hayır! Benim çıngıraklı Jake ile ne sorunum olsun? Amos da öyle demişti. | Open Subtitles | (لست أخشى (راتلسنيك جيك - (هذا ما قاله (ايموس - |
| Adamın, evin köşesinde oturan bir çıngıraklı yılanı vardı. | Open Subtitles | رجل كان لديه أفعى ذات الجرس قابعة في ركن داره |
| Senin bu çıngıraklı yılan fobini Freud nasıl yorumlardı biliyor musun, anne? | Open Subtitles | أتعرفين يا أمى كيف فسر سيجموند فرويد إستحواذ هاجس الثعابين ذات الأجراس على كل تفكيرك؟ |
| İlk kez bir çıngıraklı yılan gördüğüm zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | رأيت فيها حيّةً ذات جرس تتلوى أمامى فى الطريق |