| Birileri size masal anlatmış beyler. Bu arabada çalmaya değer bir şey yok. | Open Subtitles | كان أحدهم يحكي لكم قصصاً، لا شيء في هذه العربة يستحق السرقة |
| çalmaya değer bir şey olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّ هُناك ما يستحق السرقة |
| Ama çalmaya değer bir şey bulmalısın. | Open Subtitles | لكن لابدّ أن تجد شيئاً يستحق السرقة. |
| Cinayet mahalli fotoğraflarında, aracın arka koltuğunun katlanmış olduğunu fark ettim, belki kurban bir şey taşıyordu, çalmaya değer bir şey. | Open Subtitles | لقد لاحظتُ في صور مسرح الجريمة أنّ المقاعد الخلفية للسيّارة موضوعة للخلف... الذي جعلني أفكّر أنّ الضحيّة... كانت تنقل شيئاً يستحق السرقة |
| çalmaya değer bir şey mi? | Open Subtitles | هل من شيء يستحق السرقة ؟ |