| Bu çantaya koydum ama o Yang'le olan şey yüzünden... | Open Subtitles | , وضعتهم في الحقيبة . . لكن لا يمكنني التذكر |
| Şimdi, önümde sıra olup tüm değerli eşyalarınızı bu çantaya koyun. | Open Subtitles | تعالوا أمامي, هاتوا كل ما هو غالي وضعوه في هذه الحقيبة |
| Bu çantaya koydum ama o Yang'le olan şey yüzünden... | Open Subtitles | , وضعتهم في الحقيبة . . لكن لا يمكنني التذكر |
| Ama susturucu basit bir silindir. Kontrolden geçmiş bir çantaya kolayca konabilir. | Open Subtitles | ولكن كاتم الصوت إسطوانيّ الشكل فحسب يمكن تخبأته بسهولة في حقيبة مفتّشة |
| Her ne olursa olsun, benden başka, hiç kimse bu çantaya yaklaşmayacak. | Open Subtitles | فى هذه الحاله ، لا أحد ماعدا أنا سيقترب من هذه الحقيبة |
| Bütün çantanın ipucu olduğuna bakmamız gerekirken İpucu bulmak için çantaya bakıyorduk. | Open Subtitles | كنا نبحث عن دلائل في الحقيبة وأغفلنا النظر إليها باعتبارها هي الدليل |
| Demek içeri öyle girmiş. Anahtarı çoğaltmış ve orijinalini çantaya geri koymuş. | Open Subtitles | صنع نسخة من المفتاح وأعاد الأصل إلى الحقيبة |
| O çantaya başka makyaj malzememi koyma. | Open Subtitles | ولا تأخذي المزيد من مستحضرات التجميل خاصتي في تلك الحقيبة. |
| Hepinizi öldürürüm ! Parayı hemen çantaya koy ! Hadi ! | Open Subtitles | هيا ، ضعى المال فى الحقيبة الآن هيا ضعيه الآن ، تحركى |
| Sadece çantaya baktım baba. Aslında almayacaktım ama zaten açıktaydı. | Open Subtitles | لقد نظرت فى الحقيبة فقط ولم أأخذ شئ ألا التى كانت مفتوحة بالفعل. |
| Joey o çantaya hardal dökersen, geri veremezsin. | Open Subtitles | لو اسقطت مستارد على الحقيبة لايمكنك ارجاعها |
| çantaya bombayı yerleştiren adamı yakaladık. | Open Subtitles | لقد قبضنا على الرجل الذي وضع القنبلة في الحقيبة |
| Parayı çantaya ve silahlarını yastık kılıfına koy, dedim. | Open Subtitles | لقد قلت خذ المال و ضعه فى الحقيبة و خذ أسلحتك و ضعها فى كيس الوسادة |
| Parayı çantaya ve silahlarını yastık kılıfına koy, dedim. | Open Subtitles | لقد قلت خذ المال و ضعه فى الحقيبة و خذ أسلحتك و ضعها فى كيس الوسادة |
| Bütün eşyalarını bir çantaya sıkıştırmak için küçük küçük mü katladın? | Open Subtitles | هل لففت أغراضك حقاً بصورة صغيرة تجعلها تلتئم في حقيبة واحدة؟ |
| Alıkoyucu haklıymış. Bir çantaya 15 milyon yen sığıyor. | Open Subtitles | الخاطف على حق حقيبة واحدة يمكنها حمل 15 مليون ين |
| İçinde iç çamaşırı olan çantaya hep baktım. | Open Subtitles | لقد فعلتُ، راقبتُ حقيبة الملابس الداخليّة طوال الوقت |
| Benimki için çantaya baksana. | Open Subtitles | ابحثى عن جواز سفرى فى الحقيبه انزلى رأسك |
| Ve seni de ya cam kavanoza ya da plastik çantaya koyarlar. | Open Subtitles | وسينتهى أمرك إما في جرّة زجاجية أو في كيس بلاستيكي |
| Diplomatik çantaya erişimin var. | Open Subtitles | حصلتَ على صلاحية استخدام للحقيبة الدبلوماسية |
| Elini o çantaya koyup Hope'un çenesini açana kadar ölüm cezasına karşıydı. | Open Subtitles | قبل أن يدس يده بداخل الكيس ليخرج فكها كان ضد عقوبة الإعدام |
| Bu, arkadaşlarınızla çıkarken taktığınız normal bir çantaya benziyor. | Open Subtitles | هذا هو الجديد هذا يشبه حقيبه عادية أليس كذلك ؟ |
| Önemli değil Dave, Her şeyi çantaya atın gidiyoruz. Adam haklı. Acele edin. | Open Subtitles | ضعوا كل شيء بالحقيبة لنذهب هذا صحيح , لنفعل هذا , هيا |
| Sonra bütün tablet ve telefonlarımızı çantaya atıyoruz. | Open Subtitles | بعدها سنأتي بحقيبة لنضع هواتفكم وأجهزتكم اللوحية بها. |
| Paraları çantaya doldur! | Open Subtitles | ضع النقود في الحقائب |
| Para 7 santim kalınlığın altında iki çantaya koyulmuş olacak. | Open Subtitles | أحضر حقيبتين للنقود سمكهما أقل من 7 سم |
| çantaya bir sürü sopa sıkıştırmış. | Open Subtitles | هو يُسْدُّ نوادي أكثر بكثيرَ إلى تلك الحقيبةِ. |