| Bu bakış açısı özellikle de hastalık yapan organizmaların zararlılıklarındaki inanılmaz çeşitliliği düşünecek olursak en akla yakın olanı. | TED | و بالتحديد التأمل فى الفكرة الأساسية و التى فى إعتقادى تفسر التنوع الهائل فى مدى ضرر الكائنات المسببة للمرض. |
| Ekosistemin korunması ayrıca biyolojik çeşitliliği, gezegenin işleyişini ve soluduğumuz oksijeni korur. | TED | وحماية النظم البيئية تحمي التنوع البيولوجي، وتحمي صحة الكوكب، والأكسجين الذي نتنفسه. |
| çeşitliliği kucaklayarak, çeşitli yetenekleri kucaklayarak herkese için gerçek fırsat sunuyoruz. | TED | وأنه عبر تبني التنوع والمواهب المتنوعة نقدم فرصة حقيقية لكل شخص. |
| Ancak size daha ince ayar bir çeşitliliği tanımlamak ve karıncalardan bahsetmek istiyorum. | TED | ولكن أود أن أصف لكم نوع أكثر دهاء من التنوع واخبركم عن النمل. |
| Vokal gelişimi engellemek olağanüstü bir müzikal çeşitlilik ortaya koysa da, doğal olarak gelişen seslerin zaten inanılmaz bir çeşitliliği vardır. | TED | مع أن إعاقة نمو الصوت يمكن أن ينتج مدى موسيقي استئنائي، الأصوات التي تتطور بشكل طبيعي قادرة بالفعل على تنوع مذهل. |
| Oldukça hoş ve hızla yayılmaya başladı, bio çeşitliliği bir zamanlar çok zengin olan Kuzeybatı Akdeniz'de aşırı büyümeye başladı. | TED | هي جميلة جدا ولديها بداية سريعة لتنمو سريعا في ما مضى غنية جدا التنوع الحي في شمال غربي البحر المتوسط |
| Beni çok şaşırtan ve oldukça ilginç bulduğum bir detay var: Köpekbalıklarının genetik çeşitliliği çok az. | TED | شيء اَخر اعتقد انه مُفاجئ جداً وغريب هو انخفاض التنوع الوراثي للاسماك القرش |
| Slim ve arkadaşları ülkedeki çeşitliliği göstermek için ülkenin dört bir yanına yüzlerce fotoğraf yapıştırdılar. | TED | سليم وأصدقائه جالوا عبر البلاد وألصقوا مئات الصور في كل مكان لإظهار التنوع في البلاد. |
| Daha çok, bütün değişkenliklerimi kucaklamama izin vermek ve benliğimdeki çeşitliliği beslemem ile ilgili. Ve sadece kendi çevremi de değil. | TED | إنه يتعلق بشكل أكثر بالسماح لنفسي باحتضان جميع التغييرات الممكنة لذاتي وصقل التنوع في داخلي وليس فقط حولي. |
| Onlar aslında çeşitliliği benimsemenin çoğunlukta olan ile beraber bütün ırkları tanımak anlamına geldiğini görüyorlar. | TED | حيث أنها تدرك أن احتضان التنوع يعني الاعتراف بكل الأعراق، بما في ذلك العرق الذي تنتمي له الأغلبية. |
| Bu durağan zorluk kararı çok önemli iki şey arasında alınmak zorundadır: biyolojik çeşitliliği koruma ve insanları besleme. | TED | هناك دائما قرار قاس يجب اتخاذه بين أمرين مهمين: المحافظة على التنوع البيولوجي وإطعام الناس. |
| çeşitliliği korumanın yolu olabilir bu. | TED | قد تكون طريقة نحافظ من خلالها على التنوع |
| Ülke isyan hikayeleri, uygarlıkların zaferleri ve çöküş hikayeleriyle dolu. Din, etnik, kültürel ve dil çeşitliliği bakımından da zengindir. | TED | وهي بلد غني بالقصص الثورية، وقصص الانتصارات والانهيارات الحضارية وغنى التنوع الديني والعرقي والثقافي واللغوي. |
| Yani, evrim körü körüne ilerler, adım- adım ilerler, ve doğada gördüğümüz tüm çeşitliliği yaratır. | TED | إذن، فإن التطور مضى وبشكل أعمى، خطوة بخطوة بخطوة في إنشاء كل التنوع الذي نراه في العالم الطبيعي. |
| Asıl nokta şu ki birlikte farklı yaklaşımların çeşitliliği evrimin getirdiği hemen hemen her şeyle başa çıkabilir. | TED | المغزى من هذا هي أن هذا التنوع في المناهج المختلفة يستطيع التعامل نسبيا مع أي شيء تَمَكَّن التطور من الرَّمي به. |
| Ancak çeşitliliği ve katılımı düzeltebilen sihirli bir değnek yok. | TED | ولكن لا يوجد عصا سحرية لتصحيح التنوع والشمول. |
| Resimler çizmek istiyorum; dürüst olan, geçmişin problemleri ile boğuşan ama aynı zamanda çeşitliliği ele alan ve günümüzün gelişmişliğini aktaran heykeller yapmak istiyorum. | TED | أريد أن أصنع لوحات، أُريد أن أصنع تماثيل، بوسعها أن تكون صادقة، والتي قد تتصارع مع عقبات الماضي لكي تتحدث إلى التنوع والتقدم لحاضرنا. |
| Büyük bir şehirde yolda yürürken insanlardaki çeşitliliği görerek hayrete düşüyorsunuz. | TED | عندما تمشي في اي شارع في مدينة كبرى ، ستحس كما لو انك كنت مسافرا وستندهش من مدى التنوع في اجناس البشر |
| Bu şu anlama geliyor Afrikalılar bu mutasyonel çeşitliliği daha uzun zamandır gerçekleştiriyorlar. | TED | هذا يعني أن الأفارقة قد جمعوا هذا التنوع الطفري منذ زمن |
| Daha fazla inceleme yapıp daha fazla çeşitlilik buldukça bu şeylerin çeşitliliği karşısında şaşkına uğradık. | TED | وعندما درسنا أكثر فأكثر واستمرينا في إيجاد المزيد من التنوع، اعتقدنا، يا إلهي، ما مدى تنوع هذه الأشياء؟ |
| Bu bize, buradaki ekosistemin hâlâ kapsamlı bir biyolojik çeşitliliği olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذا يُخبرنا أنّ النظام البيئيّ مازال يملكُ كاملَ التنوّع الحيوي هنا. |
| Şehirler bizimen çok çeşitliliği görebileceğimiz ve başka insanlarla karışabileceğimiz yerlerdir. | TED | المدن هي الأماكن المناسبة لنا لمواجهة التعددية ولنختلط بأناس آخرين |