| Birbirimiz hakkında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki... | Open Subtitles | انه فقط .. انه فقط هناك الكثير من الامور نجهلها |
| Onunla konuşmak istiyorum. Anlatacağım o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | أريد التحدث معها فحسب, هناك الكثير من الأمور علي إخبارها بها. |
| Seninle konuşmalıyım. Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | أنا آسف ، يجب أن أتحدث معكِ هناك الكثير من الأشياء أريد قولها |
| Düşünecek daha önemli o kadar çok şey var ki,.. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأشياء المهمه التي علي أن أفكر بها |
| Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأشياء التي أردت أن أخبرك بها |
| Görmen gereken öyle çok şey var ki! | Open Subtitles | لديكي الكثير لـ مشاهدته |
| Zevceme karşılığını vermem gereken o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | لديّ الكثير لأقومَ بتسديدهِ للسيّدة هاي. |
| Sana anlatmak istediğim ve sana sormak istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | ثمّة الكثير ممّا أودّ إخباركِ بهِ و ما أودّ سؤالكِ إياه. |
| Seninle konuşmam gereken o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء أريد أن أحدثِك عنها |
| Benimle ilgili düşündüğün gibi olmayan o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاشياء بى لم تكن تعتقدها |
| Arabada o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | ما زال هناك الكثير من الأمتعة فى السيارة |
| Haklısın, Hektor. Öğrenecek o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | أنت محق يا هكتور .. لكن هناك الكثير لنتعلمه |
| Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki, sonunda pek bir şey yapmamış oluyorum. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي أريد أن أقوم بها لكنني سأنتهي دون أن أكون قد قمتُ بالكثير منها |
| Ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... Sen söyle ona baba. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي رغبت بقولها له، أخبره أنت عنها |
| Şu anda söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء يمكنني أن أقولها الآن |
| Yapabileceğim o kadar çok şey var ki, tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء يمكنني القيام بها |
| Artık göremeyeceği o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأمور التي لن تتمكّن أبداً من رؤيتها مثل الأنهار الجليدية |
| Bununla ilgili tamam olmayan o kadar çok şey var ki, ...nereden başlayacağımı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | هنالك الكثير ليقال بشأن هذا . الأمور ليست بخير لا أعلم حتى من أين أبدأ |
| Keşke onu son gördüğümde söyleseydim dediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك الكثير تمنّيت قوله آخر مرّة رأيتها |
| Ona söylemek ve sormak istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأمور أُريدُ إخبارها إيّاها والكثير من الأمور أُريدُ أن أسألها عنها. |
| Görmen gereken öyle çok şey var ki! | Open Subtitles | لديكي الكثير لـ مشاهدته |
| Ama cidden, pişman olacağım o kadar çok şey var ki şu anda. | Open Subtitles | ولكن صدقاً، لديّ الكثير من الأشياء التي أندم عليها الآن |
| Ufaklık, anlatacak o kadar çok şey var ki. Sizi son görüşümden beri bir sürü şey oldu. | Open Subtitles | ثمّة الكثير لأخبركِ بهِ، توالت كثيرٌ من الأحداث مُنذ آخر مرّة رأيتكِ. |
| Seninle konuşmam gereken o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء أريد أن أحدثِك عنها |
| Alkoliklerden öğrenebileceğimiz o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك فقط الكثير ونحن أن نتعلم من المشروبات الكحولية. |