"öğrenmiyor" - Traduction Turc en Arabe

• يتعلم
• يتعلمون
• تعلّم
• يتعلموا

Bütün sınıf karmaşa içinde. Hiç kimse bir şey öğrenmiyor.
الصف بكامله في حالة اضطراب لا أحد يتعلم أي شيء

Tabiri caizse plan patlamış. Pek hızlı öğrenmiyor, değil mi?
فشلت الخطة، إذا جاز التعبير إنه لا يتعلم سريعاً، صحيح؟

Bunu belli ki yaptığı esnada öğrenmiyor.
أنه لم يتعلم بالتأكيد أن يفعل هذا على الطائرة

Sanırım bu aptallar asla öğrenmiyor.
أعتقد أنّ هؤلاء المغفلين لا يتعلمون أبداً.

Ama yavaş yavaş öğrencilerimin hiç birşey öğrenmiyor olabileceği gerçeğini ürkütücü bir şekilde anlamaya başlıyorum.
و لكني تدريجياً بدأت ادرك برعب، أن تلاميذي ربما لم يتعلموا شيئاً.

Ben öğretmiyor değilim, o öğrenmiyor.
كلا، لست أنا من لم أعلمه بل هو لا يريد أن يتعلم

Kahrolası uzun saçlar hiç öğrenmiyor, Şef.
اللعنة، إنه لا يتعلم أبداً يا سيدي.

Sizi temin ederim ki bu tür kaba davranışları benden öğrenmiyor.
حسناً،يمكن أن أُطمأنك أنة لم يتعلم ذالك "السلوك البيلد" مني

- Ama hiçbir şey öğrenmiyor.
لكنة لا يتعلم أي شيء_ تشارلي ، رتب أولوياتك_

Neden insanlar hiç öğrenmiyor?
لماذا لماذا لا يتعلم الناس أبداً؟

İnsanlar hiçbir şey öğrenmiyor.
لم يتعلم البشر شيئا

Mirco kabartma yazıları öğrenmiyor. Öğrenmek de istemiyor.
لكن (ميركو) لم يتعلم طريقة (برايل)، وهو لا يريد أن يتعلمها

Gururlu Mary asla öğrenmiyor.
فخور ماري لم يتعلم.

Çok yalnızım çünkü o Excel öğrenmiyor.
Excel أنا وحيد لأنه لا يتعلم

Ölüyorum çünkü o Excel öğrenmiyor.
Excel أنا حزين لأنه لا يتعلم

" O kibirli aptallar, " " asla öğrenmiyor. "
أولئك الحمقى المتغطرسون أبدا لا يتعلمون

Yeterince insan araba sürmeyi öğrenmiyor.
لا يكفي الناس يتعلمون القيادة.

Beni son derece endişelendiren ise eğer çocuklar okula gider ve öğrenmezlerse eğitimin değeri azalır, bu da eğitime yatırımın değerini azaltır. Böylece hükumetler ve siyasi partiler şöyle diyebilir: "Eğitime çok fazla para harcıyoruz ama çocuklar öğrenmiyor,
وما يثير قلقي كثيرا-- إذا ما ذهب الأطفال إلى المدارس ولم يتعلموا، فذلك يحط من قيمة التعليم، ومن قيمة الإنفاق على التعليم، مما يحدو بالحكومات والسياسيين أن يقولوا: "حسنا، نحن ننفق الكثير من المال على التعليم، ولكن الأطفال لا يتعلمون.

Bir okyanus dolusu ergen buraya ders almaya geliyor... ancak asla yüzme öğrenmiyor... zil çaldığındaysa Kızıl Deniz gibi ayrılıyorlar.
محيطات من المراهقين يأتون لتلقي الدروس ولكن لم يتعلموا أبدا كيفية العوم, جزء كالبحر الأحمر عندما يدق الجرس.