| Sonunda, o uysal aklındaki öfke ve nefret düşüncelerini atmaya çalışırken keşiş bir arkadaşı, son kez yanına gidip, ona şöyle söylüyor: | Open Subtitles | و حينما نجح أخيراً ،في أن ينحي أفكار الغضب و الكراهيه من عقله الرقيق يترجاه راهب زميل لمره أخيره |
| Sanki ruhu geride sadece öfke ve nefret bırakarak Kieran'dan koparılmıştı. | Open Subtitles | كان كما لو ان روح "كارين" تمزق لم تترك سوي الغضب و الكراهيه. |
| Kin, öfke ve nefret, bunlar sadece çalıştığım bir grubun eleman isimleri değil. | Open Subtitles | الكره والغضب والندم، إنهم ليسوا مجرد كلمات |
| Çünkü çok önceleri bu öfke ve nefret bizim inançlarımızdı. | Open Subtitles | لانه منذ اجيال مضت ذاك الكره والغضب الخاطئ كان جزء من اعتقاداتنا |