| Bana en küçük öksürüğü bile çok ciddiye alan ebeveynlerden birisi olacağını söyleme. | Open Subtitles | لا تخبريني أنك ستكونين تلك الأم التي تجعل من كل سعال أمراً جسيماً |
| Evet, bir de artı olarak patlayan bir öksürüğü olduğunu da söyleyebilirim. | Open Subtitles | أجل, إضافة إلى أنه حصل على ما يمكن أن تسميه سعال متفجر |
| Böbrekteki kitle kanlı öksürüğü ya da kanamayı açıklamaz. | Open Subtitles | كتلة مجهولة فى الكلة لن تفسر سعال الدم أو النزيف فى عينيه |
| Ona bunu veriyorsun ve on beş dakika içerisinde öksürüğü duruyor. | Open Subtitles | أنتِ تعطينها هذا , وفي خلال 15 دقيقه تتوقف عن السعال |
| Şimdi kalamam. Kumi'nin öksürüğü için gidip ilaç hazırlamam lazım. | Open Subtitles | لا يمكنني البقاء الآن, علي الذهاب لكي أعد العلاج لمرض السعال |
| Ve en kötüsü, rahatsız edici bir öksürüğü var. | Open Subtitles | والأسوأ من ذلك أنه يعاني من سعال مزعج. |
| Dr Murdoch, Peterin ateşi yükseldi ve öksürüğü şiddetlendi. | Open Subtitles | الدّكتور مردوخ، بيتر متطور a حُمَّى درجةِ مستوى عالي وa سعال. |
| Hemşire Espinoza, Bay Foster'ın öksürüğü artıyor ve Dr. Dorian da gitti. | Open Subtitles | أيتها الممرضة (أسبينوزا) سعال السيد (فوستر) يزداد سوءاً والطبيب (دوريان) غير موجود |
| Sesi çok iyi değildi, Ateş ve öksürüğü varmış. | Open Subtitles | لم يبدو بخير من صوته لديه حمى و سعال |
| Kedinin öksürüğü var. | Open Subtitles | القطّة عندها سعال. |
| öksürüğü bir türlü geçmedi. Ne dersin? | Open Subtitles | إنه حقاً سعال دائم، ما رأيك؟ |
| Liderin öksürüğü pusunun yerini belli etti. | Open Subtitles | كشف سعال القائد كمين الصيادين |
| Adı bu yüzden 'çilek öksürüğü'. | Open Subtitles | جواب صحيح سعال الفراولة |
| Gut ilacının yapmayacağı tek şey öksürüğü iyileştirmektir. | Open Subtitles | و الشئ الوحيد الذي لا يفعله لن يفعل أي شئ ليخفف من السعال |
| Hem histoplazmoz hastalığını tedavi edecek hem de öksürüğü kesecek. | Open Subtitles | سوف يعالج داء النوسجات و يزيل السعال أيضا |
| öksürüğü kestiğini söylerler hep. | Open Subtitles | دائما اسمعها بإنها تساعد على التوقف عن السعال |
| öksürüğü olan herkes... grip yoluyla öleceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | كل شخص يعاني من السعال يموت بسبب الإنفلونزا |
| öksürüğü diyorsunuz. Evet, gelip gidiyor öyle. | Open Subtitles | اوه السعال , نعم , انه يذهب ويأتي |
| Pek iyi değil. öksürüğü var. | Open Subtitles | لم يكن بحالة جيدة، كان يعاني من السعال |
| 30 yaşındaki kadın öksürüğü durmadığı için bizi çağırdı. | Open Subtitles | امرأة في الثلاثين من العمر اتصلت بنا لأنها لا تستطيع التوقف عن الكحة |
| Kanlı öksürüğü de hesaba katarsak organları saranlupusun 3 belirtisini de elde etmiş oluruz. | Open Subtitles | أضف حقيقة أنه يسعل دماء فلدينا ثلاثة مؤشرات للذئبة المهدد للأعضاء |
| Kızamık, boğmaca öksürüğü, kızamıkçık. | Open Subtitles | اه ، والحصبة ، والسعال الديكي ، الحصبة الألمانية |