| Karbon monoksit kalp hızını yükseltir, öksürüğe neden olur. | Open Subtitles | أول أكسيد الكربون يزيد سرعة ضربات القلب و يسبب السعال |
| Bir doktora gidip o öksürüğe baktırmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تخضع لكشف طبي على هذا السعال. |
| öksürüğe tutulur. | Open Subtitles | كانت ينتابه ذلك السعال المتقطع |
| O öksürüğe baktırsan iyi olur. | Open Subtitles | عليك تطبيب سعالك! |
| O öksürüğe baktırsan iyi olur. | Open Subtitles | عليك تطبيب سعالك! |
| Geçen hafta öksürüğe yakalandım. | Open Subtitles | لقد اصابها السعال الديكي الاسبوع الفائت |
| Tahrişe karşı, öksürüğe karşı boğaz korumanız.] (Gülüşmeler) Gülüyoruz fakat, bir sağlık güvencesi mesajı vermek için bu tür reklam kullanılıyordu. | TED | تحمي حلقك من التهيج ومن السعال.] (ضحك) نضحك، كانت هذه النوعية من الإعلانات هناك لتُرسل رسائل صحية للطمأنينة. |
| Sadece kanlı öksürüğe bakarak karar verdim. | Open Subtitles | شخصته من خلال السعال الدموي |
| - Peki, seni çekaba sokup şu öksürüğe bakalım. | Open Subtitles | والتحقق من هذا السعال |