| Burada yalnız başına ölmeyeceksin. Dan ve ben yanındayken öleceksin. | Open Subtitles | أمي أنتِ لن تموتي وحدكِ ستموتين معي أنا ودون هنا |
| Hayır. Bunu benim üzerime yıkmayacaksın. Benim kollarımda ölmeyeceksin. | Open Subtitles | لا، لن تلقي بالأمر عليّ لن تموتي بين ذراعيّ |
| Benimle beraber ölmeyeceksin. Hayatına devam etmelisin. | Open Subtitles | اوعديني أنّك لن تموتي معي، لا بدّ أن تواصلي حياتك. |
| Tamam, sıcak ve rahatsız bir ortam olabilir, ama bu gün ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أسمع، أنه يوم حار و غير مريح ، ولكنك لن تموت اليوم |
| Sanki sen üst kattaki ranzada doğal sebeplerden ölmeyeceksin ya! | Open Subtitles | وكأنك لن تموت لأسباب طبيعية في ذلك السرير المزدوج بالأعلى. |
| ölmeyeceksin. Ben yanındayım. Beraberiz. | Open Subtitles | لن تموتين أنا معكِ ، نحن سوياً |
| Benimle beraber ölmeyeceksin. Hayatina devam etmelisin. | Open Subtitles | اوعديني أنّك لن تموتي معي، لا بدّ أن تواصلي حياتك. |
| "Beni mutsuz eder. Neyse işte anne ölmeyeceksin." | Open Subtitles | سيجعلني حزينا على كلّ حالٍ يا أمّاه، لن تموتي |
| Anne, sen ölmeyeceksin. Eşyaların çöpe atılmayacak. | Open Subtitles | لن تموتي و لن ترمى أشياؤك في القمامة |
| Ama merak etme, Selenia. Hemen ölmeyeceksin. | Open Subtitles | لا تقلقي ,سيلينا انت لن تموتي في الحال |
| - İlk olarak kıyafetlerin- - Anneciğim, ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أولاَ مشكلة ملابسك أمي لن تموتي |
| Merak etme, ölmeyeceksin. | Open Subtitles | لن تموتي لا تقلقي |
| Şimdi kendimi daha iyi mi hissetmem gerekiyor? Hayır, ölmeyeceksin ki. | Open Subtitles | لا انت مخطئ في الشي الآخر اعتقدت انك لن تموت |
| Gördün mü, ölmeyeceksin. Ki bu iyi bir şey. | Open Subtitles | أرأيت انت لن تموت توجد أشياء جميله بأنتظارك |
| Saçmalıyoruz. Öleceğini düşünüyorsun ama ölmeyeceksin. | Open Subtitles | هذا بسبب المرض, أنت تظن بأنك ستموت و لكنك لن تموت |
| Lütfen şu cenaze sitesi saçmalığını unutur musun? ölmeyeceksin. | Open Subtitles | هلا تنسى هراء هذا الموقع الإلكتروني، أنتَ لن تموت |
| Bana ölmek üzere olduğunu söylediler ama ölmeyeceksin. | Open Subtitles | قالوا لي بانك تفضل أن تموت ولكنك لن تموت |
| ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أنتِ لن تموتين أنتِ تبلين جيداً |
| ölmeyeceksin | Open Subtitles | لن نموت |
| Ama ölmeyeceksin kızım, buna söz veriyorum. | Open Subtitles | لكنك لن تموتى يا فتاة , أعدك بذلك |
| O yüzden, sana bu hastanede ölmeyeceksin dediysem şunu anla ki bu hastanede ölmenin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | - النسوةُ الخمسةُ اللواتي نحرتهنّ لذا فحينَ أقولُ أنّك لن تموتَ في هذا المشفى فأنا أعني |
| - Ölmek istemiyorum. - ölmeyeceksin. | Open Subtitles | ــ لا أريد أن أموت ــ لن تموتيّ |
| Yine iyi birşey yapmamışsın. Huzur içinde ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أنت كنت لا تجدي نفعا ثانية أنت لَن تموت في السلامِ |
| Tatlım, sen ölmeyeceksin. Sen yaşayacaksın. | Open Subtitles | عزيزتي, أنتِ لن تموتِ, سوف تعيشِ |
| ölmeyeceksin. | Open Subtitles | خصوصاً انهم يحتاجونك |