| Bütün bilgiler önümüze gelmeden önce kesin bir karar vermeyeceyiz. | Open Subtitles | لن نتخذ أي إجراء حتى حتى تكون كل المعلومات أمامنا |
| Lanet olsun. Bir yerlerde olmalı. Tam önümüze doğru döndü. | Open Subtitles | تباً، لا بد أنه بمكان ما هنا لقد استدار أمامنا |
| Lanet olsun. Bir yerlerde olmalı. Tam önümüze doğru döndü. | Open Subtitles | تباً، لا بد أنه بمكان ما هنا لقد استدار أمامنا |
| Ama bizim için büyümenin tek yolu korkularımızla yüzleşip önümüze bakmak. | Open Subtitles | ولكن الطريقه الوحيده لنا لكي ننضج هي بمواجهة مخاوفنا والمضي قدماً |
| önümüze bakabilmemiz için geçmişe sünger çekmeye karar verdim. | Open Subtitles | إني راغبةٌ بوضع الماضي خلفنا لكي نتمكن من المضي قدماً |
| Kafamızı kaldıracağız ve gökyüzünden inen melekler... önümüze yemek koyacaklar ve bize yeni giysiler getirecekler. | Open Subtitles | سننظر لأعلى و نرى الملائكة تهبط من السماء .و سيضعون الطعام امامنا وربما ثياب جديدة لنلبسها |
| Bir keresinde bir sarhoşun sendeleyerek önümüze düşüp kustuğunu hatırlıyorum. | TED | أتذكر ذات مرة جاء سكير مترنح، وسقط أمامنا تمامًا، و تقيأ. |
| Her gün, bir kararlar denizi önümüze uzanır. | TED | في كل يوم، يمتد أمامنا عدد كبير من القرارات. |
| Bu canavarlıktan sorumlu olan her kimse önümüze getirilmeli. | Open Subtitles | أى من كان المسؤول عن هذا العمل الوحشي يجب أن يَمثٌل أمامنا |
| Ve önümüze yılmamamız gereken erdemli bir görev koydu. | Open Subtitles | ولقد وضع أمامنا مهمه مستحيله ولكنها صالحه |
| Bir saniye öncesi arkamızda olup, sonra önümüze nasıl çıkabildi? | Open Subtitles | كيف يمكنه أن يكون وراء ظهورنا ثانية واحدة ومن ثم أمامنا في المرة القادمة؟ |
| İşte benim makinem ise en mutlu noel anımıza kilitleniyor ve onu tam önümüze, bize yansıtıyor. | Open Subtitles | وآلتي هذه ، تحتفظ بذكرياتنا السعيدة و تعرضها أمامنا |
| Tanrı neden bize böyle enfes bir şey sunup önümüze koyar da sonra onu kullanmamamızı ister? | Open Subtitles | لماذا يقدم لنا الرب هذا الشيء البديع، يضعه أمامنا مباشرة، وثم ويرغب منّا أن لا نستخدمه؟ |
| önümüze bakma konusunda anlasmistik. | Open Subtitles | كان في الماضي، انتهى اتّفقنا على المضيّ قدماً |
| önümüze bakma konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | كان في الماضي، انتهى اتّفقنا على المضيّ قدماً. |
| Herkesten çok ben anlarım ama artık ikimizin de önümüze bakması gerekiyor. | Open Subtitles | أعرف ،أنا اتفهم أكثر من معظم الناس لكن نحن الإثنين يجب أن نمضي قدماً |
| önümüze bakmak, iyileşmesi için yapabileceğimiz en iyi şey. | Open Subtitles | المضي قدماً سوف يكون الافضل لها ونركز على ان نصبح افضل |
| Yürüme hızında hareket etme izni almıştık. Top atışları önümüze düşüyordu. | Open Subtitles | كانت القذائف تسقط على بعد خطوات منا و امامنا مباشرةً |
| Çıkışın yanındaki kızı. Sonra geldi önümüze oturdu. | Open Subtitles | الفتاه التى كانت عند مدخل الخروج لقد جلست امامنا |
| Özellikle, tehlikede olduğunda pek ne yapacağı belli olmaz. Bence önümüze bakmalıyız. | Open Subtitles | يمكن أن يكون متقلبًا وخاصة وقت التهديد لذا اعتقد أننا بحاجة للمضي قدمًا |
| Drakula'yı durduracağız. Ve önümüze ne çıkarsa öldüreceğiz. | Open Subtitles | سوف نذهب للإمساك بدراكولا وسنقتل كل من يقف في طريقنا |
| Bunu temizleyip önümüze bakacağız. | Open Subtitles | سوف نقوم بتسوية تلك المسألة و نمضي قُدُماَ |