| Bir dakika önce âşık olduğun insanın katil olduğunu öğrenmeyi kaldırmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل ان تكون مُحبّا فى لحظة ثم تكتشف ان محبوبك قاتل فى اللحظة التالية |
| Şuradaki kutuları görüyor musun peki? Bunların hepsi de orijinal parça. Bunları bulmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | إنها قطعها الأصلية ليس من السهل العثور عليها |
| öyle kolay değil insanın güvenebileceği birini bulması. | Open Subtitles | لانه ليس من السهل أن تجدي شخصاً تثقي فيه |
| Bugünlerde New York'ta izini kaybettirmek öyle kolay değil. | Open Subtitles | لقد غطينا هاذا الناس لا تختفي فقط في نيويورك هذه الأيام |
| Bugünlerde New York'ta izini kaybettirmek öyle kolay değil. | Open Subtitles | لقد غطينا هاذا الناس لا تختفي فقط في نيويورك هذه الأيام |
| Şovu kurtarmak için fikirler bulmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل الوصول لأفكار تنقذ البرنامج. |
| Birkaç saat daha. Adam bulmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | بضعة ساعات أخرى ليس من السهل العثور على أحد |
| Gördüğün gibi eski karını baştan çıkarmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | أترى، ليس من السهل اغواء زوجتك السابقه |
| Dikkatini dağıtmak pek öyle kolay değil demek. | Open Subtitles | لورانس" ليس من السهل تشتيتك أليس كذلك؟" |
| - öyle kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل . مُهاجمتهُم |
| - Yakalaması öyle kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل القبض عليك |