| Kongre sizi soruşturursa özel bir danışman atamak zorunda kalırım. | Open Subtitles | لو الكونغرس حققوا معك سوف أضطر إلى تعيين مستشار خاص |
| - FBI için çalışan özel bir danışman. | Open Subtitles | إنه مستشار خاص يعمل مع المخابرات الفيدرالية |
| Ve açıkçası, Sarah, çiftçilik tecrübelerimizi revize etmek özel bir danışman tutmaktan çok daha fazlasına mal olur. | Open Subtitles | (ومنالواضحيا( سارة, اعادة توجيه مزارعنا سيكلفنا أكثر من توظيف مستشار خاص |
| Sayın Hâkim, Bay Jane'in demeye çalıştığı şey kendisinin bir detektif olmadığı, özel bir danışman olduğudur. | Open Subtitles | سيادة القاضي، ما يحاول السيّد (جاين) قوله هو أنه ليس عميلاً حكومياً بل مجرّد مستشار خاص |
| - O özel bir danışman. | Open Subtitles | -إنه مستشار خاص |