| Hadi ama, bu kadar seneden sonra, eğer gidersem, beni özlemeyeceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | ... بالله عليك ، بعد كُلّ هذه السنين أنتَ تقول بأنّكَ لن تفتقدني إنّ غادرت ؟ |
| Beni özlemeyeceğini biliyorum, fakat... | Open Subtitles | أعلم أنك لن تفتقدني لكن... |
| Beni özlemeyeceğini söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت ، أنت قلت بأنك لن تشتاقِِ لي |
| Beni özlemeyeceğini. | Open Subtitles | لم تشتاقِِ لي |
| Nedense bu şişeyi özlemeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca zehirlemiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | اشعر بأنك لن تفتقدي هذا، كما أن هذا ليس سماً، حسناً؟ |
| Sen hevesle buraya gelip benim için çalışmayı kabul ettiğinde aileni bu kadar çok özlemeyeceğini farz etmiştim. | Open Subtitles | عندما وافقتِ بلهفة كبيرة لتأتي للعمل عندي... افترضتُ أنّكِ لن تفتقدي عائلتكِ لهذه الدرجة |
| "Harikalar Diyarı" damgasını beynine kazırlar çünkü seni hiç kimsenin özlemeyeceğini bilecek kadar akıllıdırlar. | Open Subtitles | قد يحرقون بلاد العجائب قد يسحقون دماغك ولن يعلم أحد بهذا لأنه لا يوجد من يفتقدك |
| Ve kimsenin seni özlemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | واعلم ان احداً لن يفتقدك |
| Beni özlemeyeceğini biliyorum, fakat... | Open Subtitles | أعلم أنك لن تفتقدني لكن... |