| Melek, onları yok etmemiz için Tanrı'nın üç silah gönderdiğini söyledi. | Open Subtitles | الملاك أخبرنى أن الله سوف يرسل لنا ثلاثة أسلحة لندمرهم بها |
| Üç kişilik bir ekip tamam ama bunun üç silah olacağını düşünerek saflık etmemeliyiz. | Open Subtitles | فريق ثلاثة رجال هو شيء واحد و لكن لا يجب أن نكون سادجين لدرجة الإعتقاد أنه يعني فقط ثلاثة أسلحة |
| Alo silahlı bir düşman alabilir miyim? Turşu olmasın ve yanında üç silah olsun. | Open Subtitles | هل يمكن أن أحصل على شبح بسلاح بدون مخلل، و ثلاثة أسلحة |
| Ve kanser hayatımıza bir kere girdiğinde, hemen öğreniriz ki bu hastalıkla savaşmak için müsait olan temel olarak üç silah veya üç araç vardır: ameliyat, radyasyon ve kemoterapi. | TED | وعندما تتأثر حيواتنا بالسرطان سرعان ما نتعلم أن هناك في الأساس ثلاثة أسلحة أو ثلاثة أدوات متوفرة لمقاومة المرض: الجراحة والأشعة والعلاج الكيميائي. |
| - Paranı istemiyorum.. - Biliyorsun, silahlıyım, Archie. Üzerine çevrili üç silah var. | Open Subtitles | ثلاث مسدسات يصوبون نحوك الآن حاول أن تفعل شيء |
| Üzerine çevrili üç silah var. İşimi şansa bırakmam dostum. | Open Subtitles | ثلاث مسدسات يصوبون نحوك الآن حاول أن تفعل شيء |
| Üzerime üç silah çevrili. | Open Subtitles | لديك ثلاثة أسلحة موجهة علي |
| Sadece üç silah gördüm Vitali. | Open Subtitles | أنا لا أرى سوى ثلاثة أسلحة (فتالي) |
| üç silah, eğer Kızılderili arkadaşın ortaya çıkmazsa. | Open Subtitles | ثلاث مسدسات إذا لم يأتي صديقك الهندي |