| Kuşların dış görünüşü dikkat çekici bir şekilde garip gelmese de; üremek için bu tuhaf, çetrefilli, burgu şekilli tertibatılarını kullanırlar. | TED | بالرغم من أن المظهر الخارجي للطير قد لا يصدمك بكونه عجيبًا، فإن الطير يستخدم عضوًا غريبًا، معقدًا، أشبه باللولب الفليني للتكاثر. |
| Çünkü, toplumun ısrarla kendisine dayattığı; sadece erkeklerin zevki için ya da üremek için var olduğu algısını yok ediyor. | TED | إنها تدافع ضد إصرار المجتمع على أنها موجودة لرغبة الرجل أو للتكاثر. |
| Ama bunu nerede yaparlarsa yapsınlar, büyük yumurtlama sürüleri üremek için toplandıklarında deniz kuşlarının ihtiyacı olan yiyecek yoğunluğunu sağlarlar. | Open Subtitles | ولكن ، أينما كانوا يقومون بذلك، فإن القطعان المُفرخة الضخمة.. تعتبر الغذاء المركزي الذي تحتاجه طيور البحر.. عندما يجتمعوا للتكاثر. |
| Ve bakalım, başvurunuza göre, sadece üremek için seks yapıyorsunuz. | Open Subtitles | وهنا حسب ما هو مكتوب بطلبكما أنكما تمارسان الجنس فقط للتناسل |
| Kırmızı somonun göz alıcı rengi üremek için hazır olduklarına işaret ediyor. | Open Subtitles | اللون الزاهي للسلمون الأحمر يشير أنهم مستعدّون للتناسل |
| Hepsi de kış gelmeden üremek için gelmiş. | Open Subtitles | الجميع يتناسل هنا قبل عودة الشتاء. |
| Ama yine de her yıl yüzbinlerce Basra karabatağı üremek için burada toplanıyor. | Open Subtitles | لكن كُلّ سَنَة , يتجمع مائة ألف من طيورالسوقطر هنا للتَفْقيس. |
| Büyük balıkların çoğu üremek için yeterli zamanları olmadan, avlanıp, tükendiler. | Open Subtitles | معظم الأسماك الكبيرة يتم ازالتها من الوجود لأنها لا تمنح الفرصة الكافية للتكاثر |
| Büyük flamingolar üremek için Afrika'dan buraya 400 kilometre uçuyorlar. | Open Subtitles | تُسافر طيور الـ فلامنغو الأكبر حجماً مسافة 400 كم من إفريقيا للتكاثر هنا |
| En kötüsünü atlattıktan sonra üremek için buzluğa doğru 35 kilometrelik bir yola koyuluyorlar. | Open Subtitles | وقد تجاوزوا أشدَّ الصعاب، ينطلقون في مسيرٍ من 32 كيلومتر صوب المُجمّد للتكاثر |
| Orada üremek için toplanacakları kolonilerde yüz binden fazla kuş olabilir. | Open Subtitles | حيث يحتشدون للتكاثر في مستعمراتٍ قد تتألف من 100 ألف فردٍ مترابط |
| Kuzey sumruları, burada üremek için daha da uzun bir yoldan geldiler. | Open Subtitles | حتّى أنّ طيور خرشنة القطب الشمالي قطعت رحلةً أطول للتكاثر هنا |
| üremek için Kuzey Kutbundan buraya 4000 km. yol geldiler. | Open Subtitles | لقد سافروا لمسافة أكثر من 2500 ميل من القطب الشمالي للتكاثر هنا. |
| Menünün üst sırasında da üremek için Meksika'dan henüz gelmiş 20 milyon kuyruklu yarasa var. | Open Subtitles | على رأس القائمة 20 مليون من الخفافيش المذنبة. التي وصلت للتو من المكسيك للتكاثر. |
| Bizi üremek için istediklerini biliyoruz. | Open Subtitles | نعلمُ جميعنا أنّها تريدنا للتكاثر. |
| Yoksa sadece üremek için miydi? | Open Subtitles | أم كانت للتناسل فقط؟ |
| üremek için. | Open Subtitles | للتناسل. |
| üremek için. | Open Subtitles | للتناسل |
| Her yıl Ağustos'tan, Ekim'e kadar erkekler diğer kolonilerden buraya üremek için gelirler. | Open Subtitles | كُلّ سَنَة مِنْ أغسطس إلى أكتوبر , يَطِيرُ الذكورَ في مِنْ المستعمراتِ الأخرى في الكاريبي للتَفْقيس. |