| Gözenek ve ter bezlerini tekrar üretmek arzusundayız. Just surface details. | Open Subtitles | نريد فقط أن نعيد إنتاج المسامات و الغدد العرقية الخاصة بك |
| Goa'uld Ha'tak gemileri kadar ileri gemilerden oluşan filolar üretmek için yöntemler öneriyoruz. | Open Subtitles | نحن نقدم لك وسائل إنتاج أسطول من السفن متقدمه كـ سفن الجوائولد هاتاك |
| Bu midenin sadece kirliliği yok etmek için değil, aynı zamanda, kirlilikten elektrik üretmek için nasıl kullanılabileceğini görebilirsiniz. | TED | يمكنكم أن تروا كيف يمكن استخدام هذه المعدة ليس فقط للتعامل مع التلوث لكن أيضا لتوليد كهرباء من التلوث. |
| Aynı zamanda, burada modern ürünleri üretmek için birçok imkanımızın olduğunu düşünüyordum, etnik olmayan, daha çok modern ürünler... | TED | في نفس الوقت، كنت أفكّر، حسناً هناك الكثير من الإمكانيات هنا لإنتاج سلع معاصرة بعيداً عن الإثنية، وأكثر معاصرة |
| Derdi ki ya dünyayla beraber dönmek ya da üretmek içindir. | Open Subtitles | كان يقول دائمًا أن اليدين خلقتا لحرث الأرض أو لصنع أشياء |
| Yeni bir ürün oluşturmak, yeni bir ürün geliştirmek ya da yeni bir üretmek ama yeni bir ürünün kendisi değil mi? | TED | فهو يختص بكيفية إنشاء منتج جديد أو تطوير منتج جديد أو تصنيع منتج جديد، ولكن ليس المنتج الجديد بحد ذاته؟ |
| Bu sıcaklık nükleer reaktörde enerji üretmek için mükemmeldir. | TED | ولكن هذا أمر مثالي من أجل محاولة توليد الطاقة في مفاعل نووي. |
| Daha fazla üretmek için hayati olanlar yok ediyor. | Open Subtitles | ازالة الغابات هذا يدمر الأساس من أجل تأمين انتاج فائض فقط |
| Niçin Henry Ford, siyah renkte olduğu sürece bitirilen herhangi bir Ford arabasını üretmek için seri üretim hattını icat etmek ihtiyacı duydu? | TED | لماذا كان على هنري فورد اختراع خط إنتاج لإنتاج سيارات فورد التي تأتي في مختلف الأشكال طالما أنها سوداء؟ |
| Nesne tanımlamada etkileyeci yeni sonuçlar üretmek için başarılı bir mimari olmaya başladı. | TED | وأصبحت هي المعمار الحاسوبي المتألق في إنتاج نتائج جديدة ومثيرة في مجال التعرف على الأشياء |
| Unutmayın ki konuşmayı üretmek ve konuşmayı anlamak birbirinden oldukça farklı süreçlerdir. | TED | عليكم التذكر أن عمليتي إنتاج وفهم الخطاب هما عمليتين مختلفتين تماماً. |
| Yapmamız gereken şey ise insanların tüketmeyi çok sevdiği bu eti farklı bir yöntemle üretmek. | TED | وما علينا فعله هو إنتاج اللحوم التي يحبها الناس، ولكن علينا أن ننتجها بطريقة جديدة كليًا. |
| Madem yok edecektin neden süper bir aşı üretmek istedin mi? | Open Subtitles | لماذا يطلب منك إنتاج لقاح قوي فقط لكي يتلف؟ |
| Nasıl bir materyal üretmek istiyoruz ? | Open Subtitles | ليتم نقلها بعيدا إلى قرية بأفريقيا أو الصين أو الهند ما نحاول القيام به هو إنتاج مادة |
| Çok geçmeden, insanlar E=mc² güneşe güç verebiliyorsa, bunu yeryüzünde güç üretmek için kullanabilir miyiz diye düşünmeye başladılar. | Open Subtitles | وعمّا قريب، بدأ الناس في التفكير إن كانت المعادلة تسوق قوّة الشمس، فهل يمكننا استخدامها لتوليد طاقة على الأرض؟ |
| Elektrik üretmek için suyu normalde yapabileceğinizden çok daha fazla ısıtmanız gerekir. | TED | لتوليد الكهرباء، علينا جعل الماء أكثر سخونة مما نصل إليه عادةً |
| Fotosentez süreçlerini kullanarak bir yılda tükettiğimiz 30 milyar varil benzinin tekrar üretmek için Dünya'nın tam 500 yıla ihtiyacı var. | TED | من جهة النمو النباتي الضوئي٬ فإنها تتطلب 500 سنة من ذلك النمو لإنتاج ما نستخدمه٬ أي 30 مليار برميل في السنة. |
| İnsanların o eski zamanlarda kırmızı renk üretmek için en etkili yolu bulmaları bize göre hala bir mucize. | Open Subtitles | ومازال يعجزنا كيف أنه .. في هذه العصور الوسطى إكتشف الناس أن هذه الطريقة الأكثر فعالية لإنتاج اللون الأحمر |
| Kusursuz bir taklit üretmek için ellerinde her şey mevcut! | Open Subtitles | إنّ لديهم كلّ ما يحتاجه المرء لصنع اللوحة المُزوّرة المثاليّة. |
| Silah üretmek kışkırtıcı bir hareket olarak görülebilir. | Open Subtitles | تصنيع الأسلحة قد يُرى على أنه خطوة استفزازيّة |
| Fisyon reaktörleri bölünebilir izotoplar üretmek için hızlı fisyon işlemini kullanır. | Open Subtitles | المفاعلات الإحداثية السريعة .. التي تقوم بعمليات الإنشطار النووي السريعة .. من أجل توليد النظائر الإنشطارية المشعة |
| Bir firma rekabet avantajını muhafaza etmek ve fiyat olarak müşterilerine ulaşılabilir seviyede kalmak istediği sürece, teknik olarak bir şeyin en iyisini üretmek mümkün değildir. | Open Subtitles | فهو ليس غير منطقي فقط، بل إنه ليس خيارا أصلاً. فمن المستحيل من الناحية التقنية انتاج |
| Ve biz bu yenilenebilir enerjiyi ihtiyacımız olan suyu üretmek için kullanacağız. | TED | و اننا سنستخدم هذة الطاقة المتجددة لانتاج احتياجتنا من الماء. |
| Bir sandalye üretmek yedi gün alıyor, ama bir düşünün? Birgün bu sadece yedi saat alacak. | TED | اليوم يستغرق 7 أيام لصناعة كرسي لكن هل تعرفون؟ يوم ما سيكفي 7 ساعات |
| Her biri, düzinelerce hormon üretmek için bileşenlerin aktarıldığı kan damarı ağları ile sarılıdır. | TED | تحيط بكلٍ منها شبكة من الأوعية الدموية، تستخرج منها المكونات اللازمة لتصنيع العشرات من الهرمونات. |