| Onu bulduğumuz için şanslıyız, çok güzel gömlek ütülüyor. | Open Subtitles | أعتقد بأننا محظوظين لوجودها معنا أنها تكوي الملابس بشكل جيد |
| Eğer ekmeğini almasına izin verirsen, onun donunu ütülüyor olacaksın. | Open Subtitles | إذا تركته يأخذ الخبز سيجعلك تكوي سرواله الداخلي |
| Ablam kıyafetleri ütülüyor. | Open Subtitles | الأخت الكبيرة تكوي الملابس. |
| - Patrice pantolonlarımı hep yanlış ütülüyor. | Open Subtitles | -باتريس" تكوي بناطيلي بطريقة خاطئة" |
| Kalmama izin verdiğin için sağol. Sorun değil. Babam misafir odası için çarsaf ütülüyor. | Open Subtitles | شكرا لسماحك لي بالتوقف عندك ابي يكوي الصحائف في هذه اللحظة |
| İşi ben yapıyorum. O da çamaşırlarımı ütülüyor. | Open Subtitles | أنا أقوم بكل العمل وهو يكوي ملابسي. |