| Yap şunu yoksa üzüleceksin Hemen dönerim,söz veriyorum | Open Subtitles | فقط قم بذلك وإلا ستندم. سأعود بسرعة . أوعدك |
| Fena halde üzüleceksin, benim üzerime yürüdün, igrenc bir pisliksin. | Open Subtitles | ستندم للغاية إذا حاولت لمسي.. أيها المريب القذر. |
| Peki... Onu sikmeyi bıraktığımda daha çok üzüleceksin. | Open Subtitles | سوف تكون آسفاً أكثر عندما أتوقف عن مضاجعتها |
| Çok daha üzüleceksin. | Open Subtitles | ليس كما ستُصبح آسفاً فيما بعد |
| üzüleceksin! Bir dakika, o söyledikten sonra işe yaramıyor! | Open Subtitles | ستأسف على هذا أنتظر, هذا لا يفلح بعد قوله |
| Bunu şimdi söylüyorsun, eğer onun bagajında saklanırsan, ve biraz okumak için ışık istersen, üzüleceksin. | Open Subtitles | تقول هذا الآن لكنك لو كنت تختبيء في صندوق سيارتك و أردت أن تقوم ببعض القراءة فسوف تكون أسفاً |
| - O odayı bulursak çok üzüleceksin ama. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّك ستندم إذا وجدنا هذه الغرفة فعلاً. |
| Emin ol Microsoft kendi ürününü çıkardığı zaman iPod'a verdiğin para için üzüleceksin. | Open Subtitles | أؤكد لك أنك ستندم (على إضاعتك لمالك على جهاز (آي بود عندما تطرح شركة (مايكروسوفت) جهازها |
| - Emin ol üzüleceksin! | Open Subtitles | -ستكون آسفاً |
| Yarın üzüleceksin. | Open Subtitles | غداً ستأسف لذلك |
| Sen de ölmediğim için üzüleceksin. | Open Subtitles | ستأسف لنجاتكَ من إصاباتك |
| Ama çok üzüleceksin. | Open Subtitles | ستأسف. |
| - Konuşmazsan daha da üzüleceksin. | Open Subtitles | -يجب عليك أن تكون أكثر أسفاً إدا لم تكن |
| - Daha da üzüleceksin. | Open Subtitles | ستكون أكثر أسفاً |