| üzgünsün, adımı sayıklayıp duruyorsun, çünkü çok uzun süreden beri ortalıkta görünmüyorum. | Open Subtitles | اليزابيتا، أنت تنادينني ، و أنت حزينة أيضاً لأنني غائب منذ فترة طويلة |
| En iyi arkadaşını ağlatmadığın için mi üzgünsün? | Open Subtitles | وأنت حزينة لأنك لم تجعلي أفضل صديقة لك يبكي ؟ |
| Bu iş o kadar iyiyse, neden bu kadar üzgünsün? | Open Subtitles | إذا كان هذا العمل عظيم جداً فلماذا أنت منزعج بسبب لهذه الدرجة؟ |
| Annen için üzgünsün. Biliyor musun? | Open Subtitles | أنتِ مستاءة بسبب والدتكِ فحسب أتعرفين شيئاً؟ |
| Kardeşin öldüğü için üzgündün ve şimdi de kocan hasta olduğu için üzgünsün. | Open Subtitles | كنت مضطربة عندما توفّي أخوكِ وأنتِ منزعجة الآن لأن زوجك مريض |
| Neden dolayı üzgünsün çocuk? | Open Subtitles | على ماذا تتأسف يا فتى؟ |
| Şimdi üzgünsün ama, muhteşem ailen seni neşelendirecektir eminim. | Open Subtitles | أعلم أنك حزينة الآن لكن بالتأكيد عائلتك سوف تبهجك |
| üzgünsün ve ben de kötü hissetmeye başladım sanki. Ağlıyor musun? | Open Subtitles | انه مثل , انت كنت حزينة وانا شعرت بسوء لأجلك , هل انت تبكين ؟ |
| Çok üzgünsün. Dur tahmin edeyim. Gluten yemiyor musun? | Open Subtitles | تبدين حزينة جدًّا، دعيني أحزر، أنّها خالية من البروتين؟ |
| Belki de üvey baban olacak. Neden bu kadar üzgünsün ki? | Open Subtitles | ربما سستنتهي بزوج أم لماذا أنت منزعج جداً ؟ |
| Sadece ölümden ucu ucuna kurtulduğun için birazcık üzgünsün. | Open Subtitles | أنت منزعج قليلاً فحسب لأنك كنت ستموت تقريبا |
| O kadar psikopat olamadığın için mi üzgünsün? | Open Subtitles | مهلاً لحظة، أنت مستاءة لأنكِ لستِ أكثر اختلالاً بالعقل؟ |
| Hala üzgünsün çünkü kızımıza doğum günü için bir midilli aldım öyle değil mi? | Open Subtitles | أرى أنّكِ ما تزالين مستاءة لأنّني اشتريت لابنتنا مُهراً في عيد ميلادها، ألم تفعل ذلك؟ |
| Bana geri dönmek istediğin için mi üzgünsün? | Open Subtitles | هل انتِ منزعجة لأنكِ تريدين أن نرجع لبعض ؟ |
| Bak, biliyorum araba konusunda üzgünsün ve özür dilerim. | Open Subtitles | إسمعى أعرف بأنك منزعجة حيال سيارتك لا تعمل لكن |
| Neden üzgünsün, siktiğim? | Open Subtitles | لمَ تتأسف إلىّ، أيها المغفل. |
| Biliyorum üzgünsün ama şu an birbirimize ihtiyacımız var. | Open Subtitles | أعلم أنك متضايق لكننا بحاجة لبعضنا الآن حقاً |
| Belli ki, benim yüzümden üzgünsün. Biliyorsun, ben de üzgünüm. | Open Subtitles | من الواضح أنك منزعج مني و أنا كذلك منزعجه |
| - Mar, üzgünsün. | Open Subtitles | مار , انت حزينه سوف اقوم بالقدوم |
| Okuldaki en ateşli kızla çıkıyorsun ve de üzgünsün. | Open Subtitles | أنت تواعد أجمل فتاة بالمدرسة وتبدو حزيناً |
| Peter, yaptığın çok saçma. İşten atıldığın için üzgünsün biliyorum ama iki haftadır kanepede oturup duruyorsun. | Open Subtitles | هذا سخيف , بيتر انا اعلم انك مستاء لأنك فقدت وظيفتك |
| Ne için üzgünsün? - Bu senin için başka bir hikaye olur. | Open Subtitles | ما الذي تأسف لأجله؟ |
| Tam olarak ne için üzgünsün? | Open Subtitles | ما الذي تأسفين عليه تحديداً؟ |
| Her şeyde beni suçladığın için mi üzgünsün, yoksa erkek arkadaşın göt herifin teki olduğu için mi? | Open Subtitles | تتأسفين بأنّني أصبحت الملام على كلّ شيء. أو تتأسفين على خليلك الأحمق؟ |
| üzgünsün. öylemi, bu durumda, kendine yeni bir iş bul! | Open Subtitles | أنت آسف. حسنا, في هذه الحالة, أعثر على عمل آخر. |
| Bak, biliyorum, biliyorum ve anlıyorum hala üzgünsün. | Open Subtitles | اسمعي، أنا أعلم وأفهم أنك لا زلت مستائة |