| Tatlım, bırak da tahmin edeyim. Yehova şahidi misin? | Open Subtitles | .دعني أخمن, أحد شهود يهوه إحدى الطوائف المسيحية التي لا تعترف بالطوائف المسيحية الأخرى |
| 10 görgü şahidi olacağına bir adli kanıt olsun daha iyi derdin. | Open Subtitles | أنت الذي تقول دائماً بأن الحصول على دليل واحد أفضل من عشرة شهود عيان |
| Ancak diğer görgü şahidi komada Glasgow ölçeğiyle 3. derecede uyuyor. | Open Subtitles | ليس صحيحاً , لأن الشاهد الوحيد في غيبوبه وحالته ميئوس منها |
| Davanın başlıca şahidi üstümdü, | Open Subtitles | وكان الشاهد الرئيسى فى هذه القضية ,هو رئيسى .. |
| Peder Logan'ın artık şahidi var, değil mi, Willy? | Open Subtitles | ألآبت لوجن لديه حجة غياب الان , اليس كذلك ؟ |
| Çok titiz, genç kadınları dikizleyen uyumsuz bir yalnız ve bir şahidi yok. | Open Subtitles | إنّه وحيد موسوس صعب الإنسجام، يترصّد الفتيات اليافعات، وليس لديه عذر غياب. |
| Görgü şahidi, büyük jüriye yalan söylerse kaç yıl alır? | Open Subtitles | كم هي مدّة العقوبة التي تنالُ شاهداً كذب على هيئة محلّفيك ؟ |
| Sadece uyguladıkları şiddet yeter. Davcının şahidi dahil bir düzine cinayet var. | Open Subtitles | انظروا إلى العنف فحسب، ثمّة 12 جريمة قتل على الأقلّ بمن فيهم شهود عيان |
| Yüzlerce Yehova şahidi, homoseksüeller ve diğer azınlık gruplardan insanlar katledildi. | Open Subtitles | ، مئات من جماعات شهود يهوه والشواذّ جنسيا ، وأقلّيات أخرى قتلوا |
| Al işte, elinde şahidi olmayan, şüphelisi olmayan karartılması için dua edeni de olmayan bir vurulma olayı var. | Open Subtitles | نعم ، والآن لديك قتيلٌ بدون شهود ولا مشتبهين ، ولا فرصة لحل هذه القضيّة |
| Adli Tıp'ın elinde delil yok. Görgü şahidi de yok. | Open Subtitles | لا أدلّة من الطبيب الشرعي و لا يوجد أيضاً أي شهود |
| Mahkemeye çıkmış, ...3 Birleşmiş Milletler şahidi birden kaybolunca, mahkeme durmuş. | Open Subtitles | و كان قد قدم للمحاكمة ، و لكنها توقفت عندما إختفى شهود الأمم المتحدة الثلاثة الرئيسيين |
| Şuan, benim tavsiyem, o şahidi bulana kadar beklemeniz ve sonra da onu halletmeniz. | Open Subtitles | الآن، ونصيحتي هي أن تنتظر حتى يحصل على الشاهد ومن ثم يا تقضون عليه |
| şahidi yargıya vardırmaya çalışıyor | Open Subtitles | اعتراض, المستشار يسحب نتيجة من الشاهد مقبول |
| Yehova'nın takım elbiseli şahidi gibisin. | Open Subtitles | تنظر. أنت، وإعادة مثل يهوه، ق الشاهد مع بدلة جيدة. |
| Ondan sonra da o şahidi buldular gazetelere falan taşındı hep. | Open Subtitles | ربما بعد أن وجدوا ذلك الشاهد الذي يملك دليلاً انتشر الخبر في الصحف |
| Silahtan emin değiller. Anlaşılan iyi bir şahidi varmış. | Open Subtitles | لا يعرفون عن المسدس فسوف تبدوا حجة غياب مقنعة |
| Bu onun şahidi. Akşam yemeği hazırlamış ona. | Open Subtitles | .إنها حجة غيابه عن مكان الجريمة لقد أعدت له العشاء بمنزلها |
| Yani hiçbir şüphelinin şahidi yoktu. | Open Subtitles | والذي يعني أنّ لا أحد من المشتبه بهم يملك عذر غياب. |
| Daha önce görmediğimiz biri var ama şahidi sağlam. | Open Subtitles | رجل لم نره من قبل، لكنّه يملك عذر غياب متين. |
| Ve sadece bir tane görgü şahidi varmış. | Open Subtitles | ولم يكن هناك سوى شاهداً واحداً |
| Eski zamandan kalma ihtişamın mucizelerinin şahidi. | Open Subtitles | كن شاهدا على عجائب المجد القديم |
| Kimse, senden daha iyi, nitelikli bir Allah adamı şahidi olamaz. | Open Subtitles | ..لا يمكنك أن تأتي بأفضل من رجل دين كشاهد |
| Bir mağdur ya da görgü şahidi olası faili teşhis ederken kolluk kuvvetlerinin sağladığı görüntülerden yararlanıyor. | TED | ضحيه أو شاهد عيان يحدد جاني مشتبه به من خلال إنفاذ القانون باستخدام الصور. |
| İki cinayette de şahidi varmış ama ikisi de sahte. | Open Subtitles | لديه عُذر غياب لجريمتي قتل، كلتاهما مُزوّرة بطريقة أو بأخرى. |
| - Tekrar dene. - Yehova şahidi misin sen? | Open Subtitles | حاول مره أخرى أنت شاهد يهوهِ؟ |