| - Benim ülkemde kendinden yaşlı kadınlara âşık olmak iyi şans getirir. | Open Subtitles | - في دولتي انه حظ جيد ان تقع بالحب بأمرأه اكبر منك |
| Bir düğün hediyesini geri çevirmek kötü şans getirir. | Open Subtitles | انت لا تستطيع رفض هدية الزواج اليس كذلك انه حظ سىء |
| Bir yatakta 13 kız, kötü şans getirir. 12'nizin yataktan çıkması gerek. | Open Subtitles | ثلاثة عشر فتاة في مكان واحد فأل سيء إثنى عشر منكن يجب أن يخرجن |
| ayrıca birinin özel müziğini davetsiz dinlemekte kötü şans getirir biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمي أيضاً بأن الأستماع لموسيقة شخصاً ما دون أذنه يجلب الحظ السيء؟ |
| -Sen de herşeyi istiyorsun Bu şans getirir. | Open Subtitles | هل تريد كل شيء إنها تجلب الحظ ما الحظ ؟ |
| Beni gelinliğimin içinde görmemelisin. Kötü şans getirir. | Open Subtitles | لا يفترض بك ان تراني بالفستان هذا حظ سيء, حظ سيء جداً |
| Yedi yıl kötü şans getirir, dostum. Ayna. Derin derin nefes alın. | Open Subtitles | هاي، سبع سنوات هو حظ سئ، انظر هناك إلى المرآة اعتقد انها مثيرة للغاية |
| düğünden önce... damadın gelini görmesi kötü şans getirir. | Open Subtitles | إنه حظ سيء أن يرى العريس العروس قبل الزفاف |
| Bize şans getirir. Hayır, çıkar şu şeyi buradan. | Open Subtitles | ربما تكون فأل حسن، ستجلب لنا الحظ السعيد |
| Şimdi artık buradan uzaklaş. Beni bu elbiseler içinde görmen kötü şans getirir. Yapma! | Open Subtitles | والآن اذهب من هنا إنه فأل سيىء أن تراني في ردائي |
| Tamam, Mercedes, örümcek bulmana ihtiyacım var, ...çünkü gelinliğinin üstünde örümcek dolaşması iyi şans getirir. | Open Subtitles | حسناً مرسيدس أحضري لي عنكبوت لأنه فأل جيد بأن تضعي عنكبوت على فستانك |
| Benim için bir el oynarsanız şans getirir. | Open Subtitles | سوف يجلب الحظ لي, سيدتي إذا لعبتي دورا من أجلي |
| Yedi yıl kötü şans getirir derler. | Open Subtitles | ألا يقال أن كسر المرايا يجلب الحظ السئ لسبع سنين |
| Yedi yıl kötü şans getirir derler. | Open Subtitles | ألا يقال أن كسر المرايا يجلب الحظ السئ لسبع سنين |
| - Değişim yok. - Hadi ama, yonca anahtarlığı , bol şans getirir. | Open Subtitles | هيا، إنها سلسلة مفاتيح تجلب الحظ |
| Yani sadece tavşanın ayağı şans getirir. | Open Subtitles | إنّها قدم الأرنب من تجلب الحظ. |
| Alın bunu. şans getirir. | Open Subtitles | خذ هذه أنها تجلب الحظ الجيد .بعدها |
| Kapalı yerde de şemsiye açma... kötü şans getirir. | Open Subtitles | أبداً لا يَفْتحُ شمسيةَ في الداخل. هو حظُّ سيئُ. حظّ سيئ جداً. |
| Benim ülkemde gerçek şarap olmadan kadeh kaldırmak kötü şans getirir. | Open Subtitles | في بلدي, يعتبر سبب للحظ السيء أن تشرب نخباً دون نبيذ حقيقي. |
| Bir gemide sadece 2 kadınla ilişki yaşamak Kaptana kötü şans getirir. | Open Subtitles | فال شؤم للقبطان أن يحب امرأتين فقط على السفينة |
| Niye? Karını doğmadan önce görmek kötü şans getirir diye mi? | Open Subtitles | لماذا، لأنه من الحظ السئ أن ترى زوجتك قبل أن تولد؟ |
| Ortada madeni para bırakmak hayatınıza iyi şans getirir. | Open Subtitles | ترك العملات المعدنيه دعوة لجلب الحظ الجيّد في حياتك. |
| Bak, sağdıcın düğünden önce damadı öldürmesi kötü şans getirir. | Open Subtitles | إنه لحظ سيئ لأفضل رجلِ ليقتل قبل الزفاف |
| Sen arabamda ölmemeye bak. Kötü şans getirir. | Open Subtitles | لا تموتي فحسب في السيارة فسيجلب هذا سوء الطالع |
| Ne kötü şans getirir biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ماهو الفال السيئ؟ |
| 13 kötü şans getirir. | Open Subtitles | ثلاثة عشر هو حظٌ سيء |
| Ödeme yapmamak kötü şans getirir. | Open Subtitles | . عدم الدفع سيجلب الحظ السيئ |