| Bu olaydan öğrendiğim bir şey varsa, o da kadın şapkası vitrinlerine bakmamaktır. | Open Subtitles | شئ واحد قد تعلمته ، ألا تنظر فى نافذة قبعات السيدات |
| Açık renk ceketi var belki de bronz bir rüzgarlık ve siyah beyzbol şapkası . | Open Subtitles | لقد حصلنا على سترة خفيفة، لربّما كسّار ريح أسمر يرتدى قبّعة بيسبول سوداء. |
| - Biliyorum ama bak, şapkası ve beni de var. | Open Subtitles | أنا أعلم، و لكن انظري إليها مع القبعة و النتوء |
| Savaş meydanında şapkası 50,000 kişiye bedel. Ama centilmen değil. | Open Subtitles | فى ميدان المعركة قبعته تساوى خمسين ألف رجل لكنه ليس رجل محترم |
| Uzun bir palto giyiyordu ve bir tür yaşlı adam şapkası vardı ve bir filmden çıkmış biri gibiydi. | TED | وكان يرتدي معطفًا طويلاً وقبعة رجل عجوز، و بدا كشخص من أحد الأفلام. |
| Aradığımız adamın kırmızı şapkası var. Tek bildiğimiz bu. | Open Subtitles | الرجل الذى نبحث عنه يلبس قبعه حمراء و هذا كل ما نعرفه |
| Adresler, kredi notları. Kaç numara beysbol şapkası giydikleri. | Open Subtitles | وعناوينهم وتفاصيل بطاقات ائتمانهم وقياسات قبعات البيسبول التي يرتدونها |
| Herkes kovboy şapkası takardı. On Galon da en büyük olanıydı. | Open Subtitles | حيث يلبس الجميع قبعات رعاة البقر، وكنت ألبس قبعة كبيرة |
| Papaz çok şeker biri, annenin şapkası harika oldu ve sözlerimizi yazdım, üst cebinde. | Open Subtitles | الكاهن لطيف قبعة امك من قبعات النصر لقد كتبت وعودك في الجيب العلوي |
| Yankee şapkası bile takmıyor. | Open Subtitles | ولن ترى أيّ بالتيموري حتى يرتدي قبّعة اليانكي |
| Polis şefi gibi özel şef şapkası takacak mı? | Open Subtitles | هل سيحصل على قبّعة رئيس خاصّة، كرئيس الشرطة؟ |
| Hani şu sürtük dövmesi, dil halkası ve berbat bir şapkası olan. | Open Subtitles | التي لديها وشمٌ غبيّ و حلقة في اللسان و قبّعة سيّئة؟ |
| Öldüresiye döverim seni eğer bu eski şapkası alırsan tekrar. | Open Subtitles | أريد أن أضربك لإهانتك قبل أن تحصل على القبعة القديمة مرة أخرى |
| Bana kocaman bir kovboy şapkası aldı çizmeler, mahmuzlar, tabancalar her şeyi. | Open Subtitles | اشترى لي القبعة البيضاء والجزمة والفميص والبنطال والاسلحة كل شيئ |
| ...birden kıvırçık saçlı, başında şapkası olan, çok yakışıklı bir adam belirdi. | Open Subtitles | حينها ظهر ذلك الرجل الوسيم بشعره الاسود المجعد تحت قبعته رجل وسيم جداً |
| Kaybolan adamın ayakkabıları ortaya çıkabilir veya şapkası, hatta askısı. | Open Subtitles | حذاء رجل مفقود قد يظهر، او قبعته |
| Bu sabah gördüğümde açık gri bir takım elbisesi ve gri bir şapkası vardı. | Open Subtitles | وقد كان يرتدى بدلة رمادية فاتحة, وقبعة رمادية عندما قابلته صباح اليوم |
| Kovboy şapkası giyeceğini söylediğinde ne düşüneceğimi bilemedim. | Open Subtitles | عندما قلت انك ستذهب وانت ترتدى قبعه راعى البقر أنا لا أعرف كيف اشعر بذلك |
| Annemde beyaz bir elbise ve şen dul şapkası vardı. | Open Subtitles | كانت أمي ترتدي فستان أبيض مقوّس وإحدى تلك القبعات العملاقة |
| -Tilly boğulmuştu ama şapkası sımsıkı kafasındaydı. | Open Subtitles | تيلى خُنقت,ولكن قبعتها مشبوكة عليها بأحكام. |
| Bu Kendinle Konuş şapkası. | TED | هذه تسمى قبعة مناجاة الذات "طوك تو يورسيلف هات" |
| Üzerinde beyaz ipek takımı, beyaz kravatı ve beyaz Panama şapkası vardı. | Open Subtitles | كان يرتدى حلة حريرية بيضاء و ربطة عنك بيضاء و قبعة بيضاء |
| Simsiyah kıyafetleri elinde tuttuğu simsiyah bir şapkası var. | Open Subtitles | أنه يرتدي ملابس سوداء و في بعض الأحيان يُمسك بقبعة سوداء |
| Babamın başına Noel şapkası montajı yapmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط وضع طاقية سانت على أبي |
| Bugün bir ofise koştura koştura gidip iki hayali arkadaşlık şapkası almak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اليوم توجب علي الركض لإحظار قبعتي صداقة تخيلتيين من مكتب |
| Paskalya şapkası'nı söylemeyi fena halde istiyordum. | Open Subtitles | كُنتُ أُريد بِشدّة أن أُغنّى "قُبعة عيد الفصح". |
| Eski eğitim çavuşum "Crockett" rakun şapkası yüzünden lakabı oydu... | Open Subtitles | لقد كان السيرجنت رقيب التدريب العسكري لقد كان الرفاق يطلقون عليه اسم كروكيت بسبب كاب فريق الكونسكينيين الذي كان يرتديه دوما |