| İşte o şeker. Smithers küçük çocukların şekerlerini almamı engellemişti. | Open Subtitles | هاهي، سميذرز لقد أحبطت محاولتي السابقة لأخذ الحلوى من الرضيع |
| Sonra da hemşehrilerinin üzerinde dişlerini kırdıkları Meksika şekerlerini alabilirsin. | Open Subtitles | ولتحصلي على الحلوى المكسيكية التي يحب أهلك كسر أسنانهم بها |
| - Yok, ...ama en üst rafta gevreklerin arkasında şekerlerini saklıyor. | Open Subtitles | كلّا، لكنّه يُخفي أصابع الحلوى على الرفّ العلويّ وراء حبوب الإفطار. |
| Yalnızca Ambrose'un evine giden çocukların mı şekerlerini alıyor? | Open Subtitles | انه يأخذ حلوى الأطفال الذين ذهبوا الى بيت امبروز |
| Seninle beraber burada oturup oğlumuzun şekerlerini talan etmekten daha iyi bir şey düşünemiyorum. | Open Subtitles | ليس هناك شيء آخر افضلة على الجلوس معك وسلب حلوى ابننا |
| Senin zehirli şekerlerini yiyecek kadar zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدى الوقت لتناول حلوتك المسمومة |
| Önce şaplağı vuracaksın, sonra şekerlerini vereceksin. | Open Subtitles | يريدون أن يتم عقابهم ثم تعطيهم بعض الحلوى |
| Cadılar Bayramı şekerlerini saklarken kendini çok akıllı zannederdin. | Open Subtitles | ظننت أنكِ رائعة تخبئين الحلوى من عيد جميع القديسين |
| Bak,şekerlerini kazara döktüğüm için gerçekten çok üzgünüm,ama bu bizim için bu öncelikli bir durum. | Open Subtitles | آسف جدا على انسكاب الحلوى لكن هذا الامر ليس مهما بالنسبة لنا الان |
| şekerlerini yiyecek ama sesini çıkaramayacaksın, çünkü kıskandığını söyleyecekler. | Open Subtitles | أنت في عذاب. أنه سوف يلتهم كل ما لديك من الحلوى. وأنت لا يمكن أن تشكو ، لأنهم سوف يعتقدون أنك غيور. |
| Şimdi de ona geri mi veriyorsun? Yere geri koy o siktiğimin şekerlerini! | Open Subtitles | وستردين لها الحلوى مره أخرى ارمي تلك الحلوى اللعينة أرضاً |
| Şimdi de ona geri mi veriyorsun? Yere geri koy o siktiğimin şekerlerini! Bir de gidip ona verirsin şekerleri! | Open Subtitles | وستردين لها الحلوى مره أخرى ارمي تلك الحلوى اللعينة أرضاً |
| Sadece şekerlerini. Beslenme değeri olanları ellemiyor bile. | Open Subtitles | الحلوى التي يحملها فقط أي شيء له قيمة غذائية مرفوض حتماً |
| Benzinlikteki insan şekerlerini yedik diye mi buradayız? | Open Subtitles | نحن هنا لأننا أكلنا الحلوى البشرية في محطة الوقود ؟ |
| Sadece oğlumun şekerlerini kontrol ettirmek istemiştim. | Open Subtitles | أنا جداً آسف أردت فحسب أن يتفقد أحدهم حلوى ابني |
| Cadılar Bayramı şekerlerini arıyorum geçen martta ucuzken almıştım. | Open Subtitles | أنا أبحث عن حلوى الهالويين إشتريتها في مارس الماضي عندما كانت أرخص |
| # Yılbaşı şekerlerini zehirleyip Yılbaşlarını berbat ederim # | Open Subtitles | أسمم حلوى عيد الهالوين خاصتهم ♪ ♪ لإفسادّ عيد الهالوين عليهم |
| Tüm cadılar bayramı şekerlerini yediğimdeki gibi. | Open Subtitles | يشبه وجهك عندما أكلت كل حلوى الهالويين خاصتك أتذكر ذلك؟ |
| Sadece oğlumun şekerlerini kontrol ettirmek istemiştim. | Open Subtitles | أردت فحسب أن يتفقد أحدهم حلوى ابني |
| Bütün kariyerim boyunca bu anı bekledim ve onlara muhteşem gökkuşağı şekerlerini getireceğime söz verdim. | Open Subtitles | انتظر هذا اليوم طوال حياتي المهنية وقد وعدتهم ب " حلوى, ملهى، أقواس قزح " |
| Ver şekerlerini! | Open Subtitles | أعطني حلوتك{\pos(192,220)}! |
| O senin şekerlerini istiyor.Doğru.o senin evinden çıkan şekerlerle ilgileniyor. | Open Subtitles | يريد حلوتك؟ هذا صحيح ، انه مهتم فقط بحلوى هذا البيت |