| Ne hissettiğini anlattığında söylenmemiş şey kaldı mı? | Open Subtitles | عندما أخبرتها بمشاعرك , هل بقي شيء لم تقوله ؟ |
| Selam. İçecek bir şey kaldı mı? Viski var. | Open Subtitles | هل بقي شيء نشربه ؟ وسكي. ماذا تفعل هي هنا ؟ |
| Sadece bir tek şey kaldı. | Open Subtitles | لقد انتهيت من وضع أساسيات القصة لكن تبقى شيء واحد فقط |
| Sanırım yapacak tek bir şey kaldı! | Open Subtitles | حسنًا، أظن أنه تبقى شيء واحد لفعله |
| - Yapmamız gereken bir şey kaldı. - Nedir? - Seni yalancı orospu çocuğu. | Open Subtitles | بقي أمر واحد لفعله ما هو ؟ أنت تكذب يا إبن العاهرة اللعنة ما هذا ؟ |
| Yalnızca bir tek şey kaldı, ve bittiğinde.. | Open Subtitles | لديّ شيء أخير لأقوم به و بمجرّد انتهائي منه |
| Bir rüyaydı ve ondan geriye bir şey kaldı mı bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد كان حلم ولا يوجد شئ متبقي مما إعتقدنا أننا قلناه |
| Harika. O halde sanırım yapman gereken tek bir şey kaldı. | Open Subtitles | هذا ممتاز، أعتقد إذاً أنه لم يبقَ غير أمر وحيد لتنجزه |
| O zaman geriye söylenecek tek bir şey kaldı. | Open Subtitles | وأعتقد أنه بقي شيء واحد لأقوله |
| Dr. King'i intihara iten birkaç cümlesi bile vardı, ''King, yapabileceğin yalnızca tek bir şey kaldı. | TED | حتى أن الخطاب يبدو أنه يشجع د. ( كينج) على الانتحار قائلا: "بقي شيء واحد فقط لفعله يا (كينج) |
| Ufak bir şey kaldı. | Open Subtitles | بقي شيء واحد فقط |
| Ufak bir şey kaldı. | Open Subtitles | بقي شيء واحد فقط |
| Senin için yapabileceğim tek bir şey kaldı. | Open Subtitles | بقي شيء واحد أستطيع فعله لك |
| Yani geriye yapacak tek bir şey kaldı. | Open Subtitles | هذا يعني لقد تبقى شيء واحد لفعله |
| Senaryodan mı hoşlandınız? Ona söylemediğin bir şey kaldı mı? | Open Subtitles | هل تبقى شيء لم تخبره به ؟ |
| Halletmemiz gereken son bir şey kaldı. | Open Subtitles | فقط تبقى شيء واحد لتنظيفه |
| Artık geriye tek bir şey kaldı Paul. | Open Subtitles | تبقى شيء واحد لنفعله, بول. |
| Yapmanız gereken tek şey kaldı. | Open Subtitles | بقي أمر واحد لك لتفعله |
| Size öğretmem gereken ve kendi Dövüşçünün Kutsal Yolcuğu'nuzda yalnız başınıza öğrenemeyeceğiniz çok az şey kaldı. | Open Subtitles | بقي هناك شيء أخير لأعلمكم يمكنك المضي لوحدك في الموشا شوغيو |
| Pekala, sen bunu yaparken... bizim de yapacağımız son bir şey kaldı. | Open Subtitles | حسناً ، بينما يستمر الوضع هناك شيء أخير بأمكاننا القيام به عند الوصول لنهايتنا |
| Aramızda söylenecek bir şey kaldı mı ki? | Open Subtitles | هل هناك شئ متبقي لقوله بيننا ؟ |
| Söyleyecek bir şey kaldı mı? | Open Subtitles | هل من شئ متبقي لقوله ؟ |
| Yapmamız gereken tek bir şey kaldı desek daha doğru olur. | Open Subtitles | سأقول إنه لم يبقَ سوى أمر وحيد لنفعله سوياً |