| Pislikte doğmuş bir sivrisinek, ancak hastalık yayar, aşk değil! | Open Subtitles | بعوضة تولد في القذارة يمكن ان تنشر المرض.. ليس الحب |
| Evet, eğer bir ortak nokta varsa da bu aşk değil. | Open Subtitles | أجل , إن كان ثمّة نمط متكرر هنا , فهو ليس الحب فقط |
| Bu sadece bir yaz kaçamağıydı. Gerçek aşk değil. | Open Subtitles | هذا مجرد إعجاب خلال الصيف ليس حباً حقيقياً |
| Sana sadece ne olmadığını anlatabilirim, ve bu aşk değil. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبرك ما هو ليس بالحب و هذا ليس حباً |
| Ama Sid, bir düşün. Bu aşk değil, delilik. | Open Subtitles | لكن سيد , فكر جيدا هذا ليس حبا , إنه جنون |
| Hisleri asla değişmeyecek aşk değil çünkü " | Open Subtitles | مشاعرها لن تتغير لأن الحب ليس حب |
| Durumu düşünüyorum ve umarım aşk değil de bir anlık bir yanılgıdır. | Open Subtitles | انا فقط افكر وامل انا ذلك كان حكما خاطئ وليس حب |
| Kadınlar ile arandaki aşk değil. | Open Subtitles | ما بينك وبين النساء ليس حبًّا |
| Çünkü,bilirsin,aşk... -Hayır,hayır. "Aşk" değil. | Open Subtitles | لأنه تعلمين الحب لا، لا، ليس الحب |
| Şimdi kaçmanın sebebi aşk değil, utanç. | Open Subtitles | ليس الحب ما يدفعك للهرب بل الخزي |
| Bu aşk değil Jacks, grip. | Open Subtitles | هذا ليس الحب إنه الإصابة بالبرد |
| Meğerse aradığı aşk değil sadece etmiş! | Open Subtitles | تبين أنه ليس الحب ماكان يبحث عنه اللحم فحسب! |
| - Bu doğru değil. - Ve bu... Gerçek bir aşk değil. | Open Subtitles | .هذا ليس صحيحاً - .وهذا ليس الحب الحقيقي - |
| Ne hissediyorsun bilmiyorum ama, aşk değil. | Open Subtitles | وأي شئ تفكر بأنك تشعر به . إنه ليس حباً |
| Ve galiba öyle bir şey yani aşk değil tamamen bir delilik. | Open Subtitles | وربما تكون المسألة كلها كذلك ربما يكون هذا جنونياً فحسب... وأنه ليس حباً |
| aşk değil, sadece şehvet. | Open Subtitles | ممتاز, ليس حباً وإنما مجرد شهوة |
| Hayal kırıklığı için üzgünüm ama bu aşk değil. | Open Subtitles | أنا آسفة لتخييب ظنك، لكن هذا ليس حباً. |
| Benim için hissettiklerin de aşk değil. Bu minnettarlık. | Open Subtitles | هذا لا يعتبر حبا ً و شعورك تجاهي ليس حبا ً أيضا ً |
| Tutkuyla yanan yeni bir aşk değil onlarınki. "Ablamın dediğine göre artık Fransız öpücüğü bile vermiyorlar birbirlerine". | Open Subtitles | ليس حبا حديثا مملوءا بشغف العواطف اختي تقول انهما توقفا عن تبادل القبل الفرنسية |
| Ve aşk aşk değil, tamamen çalkalanmış olmaktır. | TED | و الحب ليس حب بل هو يصبح هزة لكل شئ (All Shook Up- كل شيء مهزوز). |
| İş ya da aşk. aşk değil, orası kesin. | Open Subtitles | أنه ليس حب كن مطمئنا لذلك |
| Hayır, hayır, vazifeşinaslık bu, aşk değil. | Open Subtitles | -كلا، كلا، هذا واجبٍ وليس حب . |
| Bu aşk değil... | Open Subtitles | هذا ليس حبًّا... |
| Havada bir şey var ve aşk değil. | Open Subtitles | هناكشئفي الهواء.. وهو ليس حبّاً ... |
| Of lütfen. Hissettiğiniz aşk değil hormonlarınız. | Open Subtitles | رجاء , هذا ليس الحبّ , هذا الشعور هو الهرمونات |
| Sebebi aşk değil, kahve makinesi. | Open Subtitles | إنه ليس الحُب بل ماكينة القهوة خاصتي |