| Bu acımasızlık ve kaos. Dedektifler yanılıyor. Ne yapıyordun? | Open Subtitles | إنها القسوة و الفوضى المحققان خاطئان، ماذا كنت تحاول أن تفعل؟ |
| Ama gözünü açmanın acımasızlık olacağını düşündüm. | Open Subtitles | وعلى الرغم من ذلك, بدا لى من القسوة ان اضايقها |
| acımasızlık, yapılması gerekeni yapmaktır. | Open Subtitles | القسوة هي أن تقوم بكل ما يحتاجه الأمر |
| Yoksa çok acımasızlık olur. | Open Subtitles | وإلا ستكون هذه قسوة |
| Bu sadece menfaatçi pazarlama değil, bu acımasızlık. | TED | هذا ليس مجرد تسويق معيب، بل قاسٍ. |
| acımasızlık ise insanlığın kendi kendine hediyesi. | Open Subtitles | إن القسوة... لهي هبة قد منحتها البشرية لنفسها. |
| Ve çocuğumuz tüm bu acımasızlık arasında büyüdü. | Open Subtitles | وتربت ابنتهم وسط كل هذه القسوة |
| acımasızlık görecelidir. | Open Subtitles | القسوة تختلف علي حسب من يصفها |
| Hayvanlara karşı acımasızlık... | Open Subtitles | القسوة على الحيوانات |
| Bu gayet makul. Hayvanlara karşı acımasızlık bu. | Open Subtitles | انها القسوة بالحيوان |
| Bu yaptığın acımasızlık ve zalimlik. | Open Subtitles | ...هذه القسوة ..وإنعدام الإحترام منك؟ |
| Oyun acımasızlık üzerine kurulu. | Open Subtitles | اللعبة هي تجسد القسوة. |
| Caesar'ı yüksek bir çitten daha tırmandırmak acımasızlık olur. | Open Subtitles | ستكون من القسوة جعل (سيزر) يتسلق سياجًا آخر. |
| Bu acımasızlık gerektirir. | Open Subtitles | هذا يتطلب .. قسوة |
| Kesin bir acımasızlık var. | Open Subtitles | هناك قسوة معينة |
| Bu acımasızlık. | Open Subtitles | هذه قسوة |
| Bunu istemek büyük acımasızlık, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه طلب قاسٍ. |
| Ben de bunun acımasızlık olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتهم أنّ ذلك قاسٍ |
| Bu acımasızlık. | Open Subtitles | إنهُ قاسٍ. |
| Erkeklerin dünyası aç gözlülük, aldatmaca ve acımasızlık ile dolu. | Open Subtitles | شغل في العالم الرجال الجشع، الخداع، والقسوة. |
| Deneyimlerime dayanarak söylüyorum ki, bu çoğu kez acımasızlık için bir kılıftır. | Open Subtitles | ,حسب خبرتى .يعُتبر تعبيراً عن السادية والوحشية |