| Hatalarımın affedilmez olduğunu, ve şiddetle cezalandırılmayı hak ettiklerini biliyorum. | Open Subtitles | والتي لا تغتفر, تلك الأخطاء التي تتطلب لعقوبات شديدة. |
| Evet, rahminde yaptığım o istemsiz, bilinçdışı refleks gerçekten affedilmez. | Open Subtitles | نعم ، تلك الحركة اللائرادية التي قمت بفعلها وأنا بالرحم ، كانت لا تغتفر |
| O en sevdiğim insan değil ama bence bu yaptığın affedilmez bir şey. | Open Subtitles | ليست شخصيتي المفضلة، لكن أعتقد أن ما فعلته اليوم لا يُغتفر |
| Çok unutkanım! Gerçekten de affedilmez bir hata! | Open Subtitles | أوه، أنا كثير النسيان جدا إنهذنبلا يغتفر. |
| Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
| Bazı şeyler "affedilmez"dir. | Open Subtitles | بعض الأمور غير قابلة للغفران |
| Böyle bir adamın oğlunu bu şekilde kullanmak, affedilmez. | Open Subtitles | إستغلال ابن رجل بتلك الطريقة أمر لا يُمكن غفرانه |
| - Brian, bu affedilmez. | Open Subtitles | براين، هذا لايغتفر |
| # Ne boylar var ki hiç affedilmez | Open Subtitles | {\fad(150,150)\bord10\cHE6E6E6}ولن نغفر للبعض الأخر أيضًا |
| Hayatını kurtararak böyle affedilmez bir suç mu işledim? | Open Subtitles | ألم تكن هذه الخيانة اللا تغتفر هي ما أنقذت حياتك؟ |
| Seni kaybetseydim benim affedilmez sonum olacaktı. | Open Subtitles | لو كنت خسرتكِ لكانت نهاية لا تغتفر مني |
| Tanrım, suçlarımın affedilmez olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | يا ربّـاه، أعلم أنّ جرائمي لا تغتفر |
| affedilmez bir trajedi. Aptal bir oğlun hareketlerinin sonucu. | Open Subtitles | مأساة لا تغتفر تسبب في فعلها ابن أناني |
| Seni affedilmez şekillerde defalarca incittiğimin farkındayım. | Open Subtitles | أعرف أنّي آذيتكِ بأساليب لا تغتفر |
| affedilmez olmalıydım. | Open Subtitles | ذهبت لفعل شيء لا يُغتفر |
| - affedilmez bir şey yaptın. - Çok küçüktüm. | Open Subtitles | لقد اقترفت فعل لا يُغتفر. |
| Doktor Fump, Doktor Cruler yapmış olduğunuz feci hata affedilmez. | Open Subtitles | .(دكتور (فــامــب .(دكتور (كــرولــر إن فشلكما الرهيب لا يُغتفر |
| Masadaki affedilmez görgü kuralı ihlalin için de benden özür dile seni sıçan nefesli göt herif. | Open Subtitles | و الان إعتذر لي على خرق قواعد السلوك على الطاولة الذي لا يغتفر أيها الديك الأبله المريض نفسيا |
| Kendisi bize diyor ki, birisinin ellerini bağlayıp on dakika boyunca konuşmasına engel olmak affedilmez bir şeydir. | Open Subtitles | يخبرنا أن محاولة ربط شخص ومنعه من كلام شيء لا يغتفر. |
| Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
| Bazı şeyler "affedilmez"dir. | Open Subtitles | بعض الأمور غير قابلة للغفران |
| İnsanlar öteki yanaklarını uzatıp affedilmez olanı bağışlamaya hazırdı. | Open Subtitles | الناس على استعداد لتحويل الخد الآخر المغفرة... لما لا يمكن غفرانه |
| Bunun affedilmez olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | وهو يظن أنه أمر لايغتفر. |
| # Ne boylar var ki hiç affedilmez | Open Subtitles | {\fad(150,150)\bord10\cHE6E6E6}ولن نغفر للبعض الأخر أيضًا |