| Afgan kırsal toplumunda her çeşit nefret ve düşmanlık doğmuştu. | Open Subtitles | ومن هنا بدأت كافة الأحقاد والصراعات في المجتمع القروي الأفغاني |
| Eskiden dünyanın en kötüsü olan Afgan Halkı sağlık durumunu şu an hızla iyileştiriyorlar. | TED | إنهم يحسّنون من الحالة الصحية للشعب الأفغاني بسرعة فائقة، بعدما كانت الأسوأ في العالم. |
| Bu çok heyecan verici bir andı, bunu mükemmel Afgan ekibimle geliştirmek. | TED | وكان هذا أمرٌ رائعٌ جداً في ذلك الوقت وقد طورنا فريق أفغاني رائع .. |
| Kaldığım birçok Afgan gibi çok cömert bir insandı. | TED | وكان فائق الكرم مثل الكثير من الافغان الذين قضيت معهم الوقت في أفغانستان |
| Bu National Geographic'in bir simgesi, Stave McCurry tarafından fotoğraflanmış bir Afgan mülteci. | TED | هذه الصورة تعتبرالأيقونة للناشوينال جيوغرافيك لفتاة لاجئة أفغانية التقطها ستيف ماكيري |
| Onun Karayib'deki bağlantıları Afgan esrarının içine bağlı. Esrar işinde tanıştım. | Open Subtitles | أن صلاته الكاريبية تتمتد الى المخدرات الافغانية تعرفت عليه في مقهى |
| 1978 yılında orada çalışmaya başlamış olan Paul Fishstein Save the Children (Çocukları Kurtarın) için çalışmış, Afgan araştırma ve değerlendirme birimini yönetmiş. | TED | و بول فيشتين والذي بدأ العمل منذ عام 1978 والذي عمل على انقاذ الاطفال وأدار وحدة البحوث و تقييم الوضع الافغاني |
| Afgan özel kuvvetler takımımız biyolojik silah prototipi buldu | Open Subtitles | اصدقائنا في افغانستان وجدوا نماذج لاسلحة بيولوجيه |
| Muhteşem Hint Sirki. Bu Afgan mucizeler yaratıyor. | Open Subtitles | سيرك الهند المجيد هذا الأفغاني ، يفعل العجائب |
| Afgan kahramanı sabahtan beri gözleri bağlı bisiklet sürüyor. | Open Subtitles | هذا البطل الأفغاني على هذه الدراجة معصوب العين منذ هذا الصباح |
| Bu Afgan iki gündür sürüyor. | Open Subtitles | إنه اليوم الثاني لهذا الأفغاني سائق الدراجة |
| Bu Afgan Hindistan'da, bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | هذا الأفغاني أوقف قطار في الهند بشراسة نظرته |
| Bakalım. Bu adam gerçekten Afgan bisiklet şampiyonu mu? | Open Subtitles | دعنا نرى ، هل هذا الرجل حقا راكب دراجة أفغاني ممتاز؟ |
| Memar, bu inşaatde Afganlı bir işçinin düştüğünü öğrendik. Afgan? | Open Subtitles | ميمار ، سمعنا أن هناك عامل أفغاني سقط من هذه البناية |
| Üç milyon Afgan mülteci kötü bakılan çiftlik hayvanları gibi yaşıyor. | Open Subtitles | ثلاثة ملايين لاجىء أفغاني يعيشون كالماشية المريضة |
| Ben Hindistan'dayken sen Afgan sınırında çalışıyordun. | Open Subtitles | لقد كنت في الهند عندما كنت تعمل على الحدود مع أفغانستان |
| Aslında Taliban'dan kaçıp, mülteci kampındaki Visa Piyangosu sayesinde buraya gelmiş, üç işte birden çalışna bir Afgan aile idi. | Open Subtitles | في الواقع، إنها عائلة من "أفغانستان" هربت من "طالبان" وكدحوا للحصول على تأشيرة في معسكر لاجئين وحصلوا على ثلاث وظائف |
| Bu sayede, Almanya Caritas ile birlikte 3 yıllık bir projeye start verdim, ve 30 Afgan kadın ve erkek eğittik, ve Kabil'de 15 rehberlik merkezi açtık. | TED | وبفضل ذلك .. استطعت أن أبدأ مشروع مدته 3 سنوات ودربت 30 رجلاً وإمرأة أفغانية وقمنا بإنشاء 15 مركز إستشارة في كابول |
| Ve onun Afgan bağlantıları heryerdeydi. | TED | وشبكة علاقاتها الافغانية كانت حتما في كل مكان |
| Ve Afgan asker beni gördüğüne o kadar şaşırdı ki pasaportumu mühürlemeyi unuttu. | TED | وكان الجندي الافغاني متفاجئا لرؤيتي بحيث انه نسي ان يختم جواز سفري |
| Afgan dağlarında, bulabileceğiniz şeyler, taş ve süpürgedir. | Open Subtitles | في تلال افغانستان افضل ماتستطيع تمنيه صخره وفرشاة فرك |
| Sonuç olarak ben de özel avukatlığa başlamaya karar verdim ve Afgan Mahkemelerinde dava açan ilk yabancı oldum. | TED | إذن و نتيجة لذلك، قررت أن أفتتح مكتب محاماة خاص، و أصبحت أول أجنبي يرفع دعوى في المحاكم الأفغانية. |
| Afgan vatandaşları ise "Amerika'ya ölüm" diye bağırmaktadır. | Open Subtitles | و المواطنون الأفغانيون صاحوا "الموت لأمريكا" |
| Afgan çobanları havayı uçurmanın yolunu kendi başına bul. | Open Subtitles | يجب عليك اكتشاف طريقة لنسف افغان الرعاة بطريقتك الخاصة |
| Bir Afgan mağarasında ve New Jersey'nin belli başlı kesimlerinde yaşıyorsan var. | Open Subtitles | بالطبع, لو كنت تعيش فى كهف افغانى او اجزاء بعينها من نيو جيرسى |
| Afgan askerlerini eğitiyorduk. | Open Subtitles | وحدتي كانت تقوم بتدريب جنود أفغانيين محليين. |
| Alıştırma yaptığımız altı tane Afgan askeri vardı, bizi tahrik ettiler. | Open Subtitles | لقد كان هؤلاء الستّة جنود الأفغان الذين كنّا نُدرّبهم، إنقلبوا علينا |
| Üçümüz, bu sabahtan önce ortadan kaybolan Afgan kokaininden birkaç tanesini satarak ciddi paralar kazanabiliriz. | Open Subtitles | بوسع ثلاثتنا كسب مال جمّ إن اختفت بضع أكياس من ذلك المسحوق الأفغانيّ العذب قبل الصباح. |