"ahlaki bir" - Traduction Turc en Arabe

    • أخلاقي
        
    • لديك بوصلة أخلاقية
        
    Ve bu daha sonra görülmemiş ve beklenmedik ahlaki bir tartışmaya yol açtı. TED و هذا قد أدى إلى جدال غير مسبوق و غير متوقع جدال أخلاقي.
    Suratı olan şeyleri yemeyeceğime dair ahlaki bir söz verdim kendi kendime. Open Subtitles أنا للتو أتخذت قرار أخلاقي أن لا أكل أيّ شئ له وجه.
    Elli eyalet içerisinde hapis cezası oranları en yüksek olan eyalet Kaliforniya'dır. Şu anda bizim ahlaki bir durumla yüzleşmemiz lazım. TED ان كاليفورنيا .. هي التي تملك اعلى نسبة من المساجين .. من بين كل الولايات الخمسين الاخرى .. لدينا اليوم تحدٍ أخلاقي ..
    ahlaki bir çerçeveye temel olacak şekilde, sayıları nasıl kullanabiliriz? TED كيف يمكننا استخدام الأرقام كأساس لوضع إطار أخلاقي ؟
    Senin ahlaki bir doğrultun olmaması, benim de olmadığı anlamına gelmez. Open Subtitles أعني، فقط لأنك ليس لديك بوصلة أخلاقية لا يعني أننى كذلك
    Fakat kendi başına, ahlaki bir gelişme yaratmanın zayıf bir aracı. TED لكن كل شخص بطريقته, هو أداة واهنة لإحداث تطور أخلاقي.
    Ama öyle konuşmuyorum. Ben herhangi bir şekilde ekonomik dengesizliklerin yanlış olduğuna yönelik ahlaki bir tartışma yapmıyorum. TED لست كذلك. ولا أقوم بجدال أخلاقي عدم المساواة الاقتصادية هو أمر خاطئ.
    Bu, gelişen Amerika'da hepimizden rica edilen ahlaki bir mücadele, solan Amerika'yı sahiplenmemiz için. Raisuddin'in yapmayı denediği gibi. TED إنه تحدي أخلاقي يستجدي كل شخص منا لنهضة أمريكا أن نتبنى أمريكا الذابلة كخاصتنا، كما حاول "ريسدين" أن يفعل.
    Bu yüzden yoksun bırakma hareketi sadece ahlaki bir zorunluluk değil, aynı zamanda pratik anlamda mantıklı. TED ولهذا السبب فإن لحركة سحب الإستثمارات معنى عملي وليس مجرد واجب أخلاقي.
    Bütünün bir parçası olmaktan, topluma katkıda bulunmaktan daha derin, daha kapsamlı, ahlaki bir kavramdan bahsediyorum. TED بل أتحدث عن مفهوم أخلاقي أكثر عمقًا وأوسع نطاقًا عن كونه مساهمًا في المجتمع وعضوًا في المجموعة.
    Bizim ahlaki bir sorumluluğumuz var. Open Subtitles عندنا إلتزام أخلاقي لقول الحقيقة حول ذلك
    Sonuçlarımı dürüst bir şekilde rapor etmek için ahlaki bir zorunluluğum var. Open Subtitles عندي إلتزام أخلاقي للإبلاغ عن أستنتاجاتي بكل أمانة
    Tamamen kişisel ve ahlaki bir seçim ki kendiniz karar vermelisiniz. Open Subtitles إنه قرار شخصي و أخلاقي يجب عليكما أن تتخذانه
    sonra insanları kendi safımıza çekebildiğimiz ahlaki bir anlayışımız vardı. Open Subtitles و بعدها أعتقدُ أننا اكتشفنا أنّهُ لدينا موقف أخلاقي, الذي سمح لنا أن نأتي بالناس إلى جانبنا.
    Nazik bir adam değildi, ama kaba saba da olsa, onu adalet ve özgürlüğe yönelten ahlaki bir yanı vardı. Open Subtitles لم يكن رجلاً حنوناً لكن كان بداخله دافع أخلاقي شديد للعدل والحرية
    Fakat paylaşmak ahlaken yanlış değildir, aksine ahlaki bir buyruktur. Open Subtitles ‫إنّ التشارك ليس غير أخلاقي! — بل هو واجب أخلاقي"
    Şansları eşitliyoruz. Bu çok ahlaki bir durum. Open Subtitles سنجعل فرص الفوز متساوية للجميع، هذا أخلاقي جدّاً.
    Savları olan ahlaki bir öğretici olarak, bilimin, ahlaki kişiliğimizi güçlendirmesi gerektiğini söylemeliyim; Open Subtitles كما لو ادعى شخص بأنه معلم أخلاقي دعني أفترض أن العلم عليه أن يعزز من شخصيتنا الأخلاقية
    Senin ahlaki bir doğrultun olmaması, benim de olmadığı anlamına gelmez. Open Subtitles أعني، فقط لأنك ليس لديك بوصلة أخلاقية لا يعني أننى كذلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus