| Başka bir yere aitler. Müze olabilir; ama burası değil. | TED | إنهم ينتمون الى مكان ما. ربما في متحف؛ ليس هنا. |
| Onlar tanıdıklarım ve tanımadıklarımın yer değiştirdiği yere aitler. ve sanal ilişkiler bağlamında, tanımadığım insanlarla zaten bir şeyler yapıyorum. | TED | ينتمون لعالم فيه أناس أعرفهم مقابل أناس لا أعرفهم, وفي سياق روابطي الرقمية, أنا بالفعل أقوم بأشياء مع أناس لا أعرفهم. |
| Onlar da en az sizin kadar bu ülkeye aitler | Open Subtitles | انهم ينتمون إلى هذه البلادِ بقدر ما تنتمي أنت |
| Kısmen veya bütün olarak da bağlantılı olabilirler çünkü hepsi tek bir beden ve beyine aitler. | TED | فهي متصلة بشكل جزئي، أو ربما كلّي، لأنها تنتمي لجسد واحد وعقل واحد. |
| Etnik kökeniniz, milletiniz, cinsiyetiniz, ırkınız ne olursa olsun yasalar bizimdir, onlar bize aitler ve adalet için savaşmak bir delilik göstergesi değildir. | TED | القوانين لنا، و مهما كانت إثنيتك و جنسيتك ونوعك وعرقك، فإنها تنتمي لنا، و إن كفاحنا من أجل العدالة ليس ضرباً من الجنون. |
| Bence hem Susan Boyle hem de bu Şanghay'daki sebze satıcısı "diğerleri"ne aitler. | TED | و لذلك اعتقد أن كلتا سوزان بويل بشنغاهاي و بائعة الخضار هذه في شنغهاي كلاهما ينتميان إلى الآخر. |
| Caddelerdeyken sana aitler, ki orada mesleğini yapabilesin. | Open Subtitles | ينتمون إليك بالشارع المكان الذي تقوم فيه بعملك |
| Çünkü onlar senin şeylerin, sana aitler. | Open Subtitles | لأنهم الخاص بك الأمور، أنهم ينتمون إليكم. |
| Onlar kesinlikle birbirlerine aitler, ama siz hiç de öyle değilsiniz. | Open Subtitles | الذين ينتمون الواضح معا، على عكس لكم اثنين، الذي يمكن أن أسميه نوبة سيئة. |
| Millet, eğer burada başladılarsa, buraya aitler. | Open Subtitles | رفاق، اذا كانوا قد بدؤوا هنا فهم ينتمون الى هنا |
| On insanlar birbirlerine aitler. | Open Subtitles | أولئك الناسِ هناك ينتمون لبعضهم البعض |
| - Onlar benim adamım değil. Size aitler. | Open Subtitles | .. انهم ليسوا رجالي, انهم ينتمون لك |
| Şunlara bak. Sanki birbirlerine aitler. | Open Subtitles | انظر اليهم , انهم كمن ينتمون معاً |
| Ayrıca, onlar bu kadına aitler. | Open Subtitles | بالإضافة, إنهم ينتمون إلى الميسوس. |
| Ayrıca, onlar bu kadına aitler. | Open Subtitles | بالإضافة, إنهم ينتمون إلى الميسوس. |
| Katilin Kadehi gibi sanat eserleri herkesin onları inceleyebileceği müzelere aitler. | Open Subtitles | تنتمي القطع الأثرية مثل "كأس الجزار" إلى متحف أين يمكن للجميع أن يتأملوها. |
| Şu an Ohio'daki bir makine ustasına aitler. | Open Subtitles | و الآن هي تنتمي لشخصٍ ميكانيكي "في ولاية "أوهايو |
| Yaratıldıkları yere, gökyüzüne aitler. | Open Subtitles | إنها تنتمي إلى النعيم حيث تم إنشائها |
| McKinley'e aitler. | Open Subtitles | ليليان وفين ينتميان هنا في ماكنلي |
| Onlar birbirlerine aitler. | Open Subtitles | إنهما ينتميان لبعضهما |
| O zaman sanırım Linus'a aitler. | Open Subtitles | إذن فإنهم يخصون لاينوس ؟ |